'Bizim bütün bütçemiz sporculara ait'
'Artık en üst seviyeye çıktık'
'Dünya kürek tarihinde ilk kez projeye yarış verildi'
'Ülke olarak çok pratiğiz ve ciddi bir organizasyon yeteneğimiz var'
'Sporcuların, hepsinin annesi, babasında benim direkt telefonum vardır'
'Biz iki üç saat önce yarıştan çekilmeyi düşünüyorduk'
Rakip ülkelerden övgü
'Dört sene sonra umuyorum büyüklerde de başarı yaşayacaklar'
'Futbolun Brezilya'sı neyse deniz küreğinin Türkiye'si o olması lazım'
'Bizim ciddi anlamda amatör spora yönelik kültürel eksikliğimiz var'
Gürsoy OLCA- Efe ALDEMİR/ İSTANBUL, (DHA)- TÜRKİYE Kürek Federasyonu Başkanı Erhan Ertürk, 'Amacımız, Türkiye'de en üst seviyede sporcularımızın bizi temsil etmesi ama önemli olan her zaman söylüyorum Dünya, Avrupa şampiyonası değil, amatör sporların hepsinde olimpiyat göstergedir. Bizim olimpiyatta bayrağımızı çektirmemiz lazım amacımız bu yönde" dedi.
Türkiye'de son dönemlerde gözle görülür bir gelişim gösteren kürek sporunda son olarak, Polonya'nın Poznan kentinde gerçekleştirilen U23 Dünya Şampiyonası'nda 4 Türk kürekçinin altın madalya kazanmasıyla bir şampiyonada kazanılan en fazla madalya sayısına ulaşıldı. Kürek Federasyonu Başkanı Erhan Ertürk, kürek sporunun gelişim çizgisini ve gelecek hedeflerini Demirören Haber Ajansı'na(DHA) değerlendirdi.
Kendisi de kürek sporcusu olan Erhan Ertürk, Kürek sporuna başlamasına neden olan ilginç hikayeyi ve federasyon başkanlığına giden süreci şöyle anlattı:
"Hep böyle kürekle ilgili tanışma hikayesini anlatıyorum da sonra annem çok kızıyor. Ben ufakken birazcık haşarıydım, çok hareketliyim. En son dayanamıyoruz, dediler ki, 'Dayanamıyoruz, psikologa götürelim bir şey var çocukta' diye. Psikologa gittik hiperaktivite var. Dediler ki, 'Çok ileri bir seviye değil, çok zor bir spor yaparsa törpülenir' Annem de hastanede çok iyi hatırlıyorum, yan kapıda dişçi var. Dişlerimde de problem var, dişçiye geçeceğiz. Geçtik, annemle de konuşuyoruz, 'Zor bir spor neye vereceğiz'. Annem de bilmez çok yani. Bizim sülalede kimsenin sporla alakası yok aslında. 'Neye verelim, ne yapalım?' diye konuşurken dişçi Emin Baş sağ olsun, o zaman Fenerbahçe'nin yüzme şubesinin başındaymış. Dedi ki 'Benim bir oğlum yüzücü, bir oğlum kürekçi. Kürekçi olan bitkisel hayatta. Sabah 5'te çıkıyor sonra akşam 1-2 yemek falan atıyoruz, sonra uyuyor. Bir daha hiç görmüyoruz çok iyi' dedi. 'Verin kurtulun' dedi. Gerçekten öyle oldu yani verdiler. Sabah 5 gibi çıkıyorum antrenmanı yapıyorum. Okula gidiyorum. Akşam antrenmana geliyorum, antrenmanı yapıyorum. Eve sürünerek, böyle emekleyerek falan ulaşıyorum. 1 -2 şey yiyip uyuyorum sadece. Aile kısmını orada çözdük ama ben hayatımı sürdüremiyorum. Fenerbahçe'de, Milli Takım'da 97'de başladım, 2010'a kadar devam ettim. 2010'dan sonra hem üniversiteyi bitirme amaçlı bıraktım. Çünkü uzadıkça uzuyor. Hem işte farklı şekilde kariyerime son verdim. 1-2 sene okuduktan sonra, askerliği bitirdikten sonra tekrar teknik kurulla Milli Takım'a geri döndüm. Teknik kurulda görev aldım 4 sene. Ondan sonra 2018 seçimlerinde Fenerbahçe şubesinin yöneticiliğini yaptım. 2021 seçimlerinde de federasyona aday oldum. Burası nasip oldu, o zamandan beri devam ediyoruz"
Federasyon başkanlığını kazanmasının ardından yaşanan süreci ve nasıl bir bakış açısıyla çalıştığını aktaran Ertürk, "İlk hani bir İşletme kurduğunuzda müşteri olarak bakmak gerekir. Önce kendim sporcuyken neler yanlıştı ve ben nelerden muzdariptim, ilk açıkçası onları düzeltmek istedim geldiğimde. Federasyon başkanı diyorsunuz ama çoğu şey sizin elinizde değil aslında büyük bir habitatın içindeyiz. Hem spor kültürü olarak hem ülke şartları olarak hem bakanlığın bakış açısı olarak, federasyonun bakış açısı olarak herkesin bir şeyleri var ve herkesi ortak bir paydada toplamak lazım. Ben önce Bakanlığa kendimizi anlatmayla başladım. Yani biz neler yaparsak bu iş kendi kendine dönmeye başlayacak. Hep taşıma suyuyla şey yapmamız çok zor olacaktı. Burada sağ olsun Hamza Bakan'ın tabi spordan gelmesi benim için inanılmaz bir avantaj oldu. O kadar rahat anlıyor ki nelerin yapılması gerektiğini, hatta ben bazen sormadan bahsederek kendisi düzeltti. Orada çok büyük avantaj sağladık. Bakan Bey'e benim dertlerimi anlatmamda çok yardımcı oldu. Osman Bakan'ın da küreğe çok ilgisi var. Hatta kürek çektirdik, hakem botu bile kullandı. Yani sadece kürek çekmedi. Çok da keyif alarak şey yapıyor. İkisi de çok yardımcı oldu" ifadelerini kullandı.
'BİZİM BÜTÜN BÜTÇEMİZ SPORCULARA AİT'
Kürek sporunun malzeme sporu olması ve lojistikle ilgili sorunlara dikkat çeken Ertürk, "Bizim sporumuzun en büyük problemi aslında bütün Türkiye'deki sporların en büyük problemi tabi ki maddi yanı. Bizim ama ekstra bir sıkıntımız var. Çünkü malzeme sporu. Malzeme sporu olmasının yanında taşınması gerekiyor. Lojistik problemi var. Taşınması gerekiyor her gittiğin yere. Sporcuların kendilerine ayarlı ve bire bir özel, birebir onlar için tasarlanmış tekneler. Hani gidip oradan bir tekne kiralayayım da o olsun diye olmuyor. Buradan İngiltere'de yarışa, römorklara tekneler yükleniyor gidiyor. Yani ciddi bir masrafı olan spor. Bunu çözmek için öncelikle yerel yönetimlerden yani öncelikle bakanlıktan sonra valilerden, belediyelerden direkt dışarıdan destek alarak maliyetin tamamını bu tarafa kaydırdık. Bütün paramı sporculara harcayacak konuma geldim öncelikle. Bu maddi sistemi oluşturunca bakanlığın bize desteği gayet yeterli olmaya başladı çünkü yarış organizasyonlarına veya farklı şeylere artık para vermemiz gerekmiyordu. Hatta örnek vereyim.
Yani bizim seyahat giderleri çok fazla olduğundan yönetim kurulu ve yöneticilere, 'herkes kendi parasını ödeyecek' diye kural çıkardık. Biz de sadece antrenörler ve sporcuların parasını öderiz, başka kimse yarışı izlemek istiyorsa, yönetim kurulu dahil herkes gelir otelini, uçağını karşılar. Bizim bütün bütçemiz sporculara ait" şeklinde konuştu.
Kürek sporunun yaygınlaşması amacıyla yürüttükleri çalışmaları aktaran Ertürk, "Bizim amacımız çocuklar ve sporun yaygınlaşması. Bütün üniversitelerle konuşmaya başladım. Yurt dışında çünkü bugün üniversite sporu ve üniversite tabanlı gidiyor. Biz de üniversitelerin buna dahli çok azdı. Bütün üniversitelerle komisyonlar kurdurmaya çalışıyorum. ÜNİLİG'le beraber onlara akademide ayrı bir ligleri var. Türkiye Şampiyonası'nda kendi aralarında yarışabilecekleri bir ortam sunduk. Ondan sonra bir de deniz küreğine ayrı bir ortam sunduk" dedi.
'ARTIK EN ÜST SEVİYEYE ÇIKTIK'
Türk küreğinin uluslararası arenada temsili ile iletişimi konusunda da değerlendirmeler yapan Ertürk,
"Üçüncü adımda bu benim hayalimdi. Biz bunun, bu sporun lokomotifi olabilecek bir ülkeyiz diye her zaman şey yapamadım ama hiçbir zaman yurt dışında bir söz hakkımız yoktu bizim. 3 farklı federasyon türü var yurt dışında. Sizin başarılarınız, organizasyon tipiniz ve katılımlarınıza göre bir oy, 2 oy veya 3 oy hakkınız oluyor yurt dışında. Ben geldim üçüncü senenin sonunda birinci lobi odasındayız. Artık en üst seviyeye çıktık. Şimdi artık Avrupa başkanı ve dünya federasyonu başkanı telefonla arıyor, konuşuyoruz. Ben bu iletişimi sağlamak için çok uğraştım" diye konuştu.
'DÜNYA KÜREK TARİHİNDE İLK KEZ PROJEYE YARIŞ VERİLDİ'
Federasyonun önemli organizasyonlara imza attığını ifade eden Erhan Ertürk, "Burada da, Edirne'de, Osman Bakan ve Hamza Bakan'ın yardımıyla ve Edirne Valiliğinin, Edirne'de parkur yaptırdım. Biz parkura 2023 Avrupa Şampiyonası'nı aldık. Daha proje bazında iken ben aday oldum. Dünya kürek tarihinde ilk kez projeye yarış verildi. Yani olmayacak bir şey, çok tutucu bir spor. Proje biter gelir, denenir. Önce yarışlar yapılır ona göre yarışlarda bir eksik yoksa ondan sonra yarış verilir. Bizde proje var. Sadece dedim ki yapılacak, bakan onay verdi, bakanla konuşturdum. Genel müdürle konuşturdum, gelen hakem heyetini valiliğe götürdüm. Vali Bey anlattı, 'yok işte kazılıyor'. Adamlar gelecek o süre çalışma yok, vinçleri içeri soktuk. Ertesi gün Adamlar gelecek diye onlara çalışma gösteriyoruz. Gerçekten de hatasız bir organizasyon yaptık. Ondan sonra da zaten Dünya Kürek Federasyonu'nun da ciddi bir güveni arttı. Tabii orada bir de oylama süreci var. Şimdi biz projeyle aday olduk ama 36 ülke oy verecek ve ikna edilmesi lazım. İşte sonradan baktık seyahatlerime, bir ay içinde 27 ülkeye gitmişim. Hepsiyle lobi çalışması yapıyorsunuz. İkna etmeye çalışıyorsunuz ve hepsinin bakış açısı çok farklı yani bazısının derdi daha uygun olması konaklamalar vs, bazısının da derdi tam tersi, 'pahalı olsun ama güvenli hizmeti alayım'. Biri diyor ki, 'Geri dönüştürülebilir atıklardan mı yapılıyor bunlar?' yoksa diyor, 'Tekrar kullanıyor musunuz?' Hepsine özel sunum çıkartıp sürekli uçakta sunum hazırlıyorum, her seferinde ve gerçekten rakibimiz de İtalya, Almanya'ydı. Yani öyle şey ülkeler yoktu, aldık. Hani ben de söz vermiştim Bakan Bey'e yüzünü kara çıkarmadım, iyi bir organizasyon yaptık. Ondan sonra adımları büyüterek, bu sene deniz küreğinde Büyükler Avrupa Şampiyonası'nı aldık üstüne. Tarihte ilk defa başka ülke yapmadı bunu, dünya şampiyonası da bizde. Bir ay arayla en büyük 2 organizasyon deniz küreğinde şu an Türkiye'de yapılacak. Sonra Balkan ülkelerini topladım.
Dedim ki, 'Hazır geliyorsunuz ortasında Balkan şampiyonası da yapalım', 'Tamam' dediler. 3 organizasyon birden oldu. İşte ben de geçen sene Balkan başkanıydım, o sıra sunmuştum tasarıyı. Şimdi bu sene yarış burada olduğu için tekrar Balkanlar'da başkanlığı ben yapıyorum" dedi.
'ÜLKE OLARAK ÇOK PRATİĞİZ VE CİDDİ BİR ORGANİZASYON YETENEĞİMİZ VAR'
Kürek federasyonu başkanı olarak yurtiçi ve yurtdışı kurumlar arasındaki iletişimin oluşmasında üstlendikleri rolü aktaran Ertürk, "Yani yurtdışı, içerideki camia ve bakanlık hepsini bir potada buluşturunca herkesin zaten amacı ayrı ama bakışlar farklı olunca, herkes ayrı bir yöne çekiyor, ilerleme olmuyordu. Hepsini de birbirine anlatınca, ben aradaki iletkenlik görevini yaptım açıkçası. Çok klasik bir cümle olacak ama burada bu bir ekip işi vs de hep böyle her çıkan Oscar konuşmasında söyler ya. Ben ailemle alakalı, çünkü eşim o kadar destek oluyor ki onu yapmasam, ben işte bir buçuk ay eve gitmiyorum. Sürekli her gün bir yerde buna destek vermese 'Hayır şu da olmayıversin' dersiniz.
Çünkü sizden bir performans beklentisi yok. Yani federasyon başkanının belli yaptığı şeyler var, çok büyük hatalar olmazsa bir sıkıntı olmuyor ama kimse dünya şampiyonası daha önce almamış, almadım diye kimse eleştirmiyor ama eşim desteklemese, böyle büyük olaylara girmezdim açıkçası. Büyük bir maceraydı, benim için de büyük bir hayaldi. Umuyorum kasımda Dünya Şampiyonası, ekimde Avrupa Şampiyonası Antalya'da muhteşem geçecek ve ben hep çıktığım röportajlarda da şunu söylüyorum. Adaylık aşaması çok zor ülkelerin oylarını alabilmek. Ama biz bu organizasyonları yaptıktan sonra ülkeler gelip bizden isteyecekler 'Lütfen organizasyonu siz yapın' diye. Çünkü o ülkelerde yapılan organizasyonların hepsinden çok daha iyi bir organizasyon yapabileceğimizi düşünüyorum. Ülke olarak çok pratiğiz ve ciddi bir organizasyon yeteneğimiz var. Bunu da göstereceğiz" şeklinde konuştu.
'SPORCULARIN, HEPSİNİN ANNESİ, BABASINDA BENİM DİREKT TELEFONUM VARDIR'
Tüm alanlarda olduğu kürek sporunda da ekip kavramının önemine vurgu yapan Ertürk, "Gerçekten dediğiniz gibi, ekip olma işi çok önemli. Hepsinin annesi, babasında benim direkt telefonum vardır, 24 saat ulaşabilirler. Yarış yerlerinde, mesela ben gittiğim zaman protokole ya ben alırım onları yanıma ya da ben onların yanına giderim, konuşuruz. Eleştirirler, onları düzeltmeye çalışırım. Çünkü evlatları yani, spor bir yere kadar. Hani hepimiz evladımız için yaşıyoruz ve onlar orda, canları orda sonuçta. Bunları ben de yaşadığım için de tabi bakış açımda ciddi anlamda farklılık oldu. Bizimki saniye sporu, zaman sporu. Çok belirgin bilimsel gelişmeler var, bunları uygulamadan yapılmaz. Yani hep bir gelenekselleşmiş bakış açısı vardı. Ben bunların hepsini değiştirdim. Değiştirdiğim zaman çok büyük tepki aldım" diye konuştu.
'BİZ İKİ ÜÇ SAAT ÖNCE YARIŞTAN ÇEKİLMEYİ DÜŞÜNÜYORDUK'
Polonya'da gerçekleştirilen U23 Dünya Şampiyonası'nda 4 kürekçinin altın madalya kazandığı zorlu süreci de anlatan Ertürk, "Yani orda üç gün uyuyamadım yarıştan önce. Enes hastalandı, bittim çünkü apayrı bir şey savunuyorsunuz aslında. 'Ben olacağını biliyorum ama Enes hasta ve biz yapamayacağız' dedim. Yani ondan sonra haklı çıkacaklar veya çok büyük stres vardı zaten. Enesler yarışa gelirken dizlerimin bağı çözüldü, oturdum genel sekreterle sarıldık, ağlıyoruz. Çünkü çok stres vardı üstümüzde. Herkese farklı bir şey iddia ediyorsunuz. Diyorlar ki, 'O iş öyle olmaz, biz elli yıl yaptık' Diyorsunuz ki, 'Artık devir değişti, bunun böyle yapılması lazım' ve değiştiriyorsunuz her şeyi. O sorumluluğu aldık, hatta başantrenör 'Başkanım' dedi, 'Biz yarışmak istiyoruz ama size çok büyük şey gelecek. Hani yarışı çocuk tamamlayamayabilir, istenilen derece alınmayabilir, çok büyük eleştiri gelecek' dedi. 'Bunu göğüsleyecekseniz biz çocuğu yarışa sokalım' dedi. Ben de, 'Yapacak bir şey yok. Hani burada demir atmadık sonuçta. Çocuklar için yaptık, ben o riski alırım. Ne oluyorsa olur' dedim. Beraber karar verdik yani. Biz iki üç saat önce yarıştan çekilmeyi düşünüyorduk. Vallahi muhteşem bir yarış çektiler. Ben hep söylüyorum, sabah dörde kadar değil hasta olmak, ayakta dursam o yarışı çekemem. Yani muhteşem yarış çektiler" ifadelerini kullandı.
RAKİP ÜLKELERDEN ÖVGÜ
Enes'in hastalığına rağmen elde edilen büyük başarıya rakip ülkelerin verdiği tepkiyi anlatan Ertürk, "Hatta akşam beni 'manager meeting'de birkaç ülke, masada beraber oturuyorsunuz, Hırvatistan Federasyon Başkanı, benim sosyal olarak da arkadaşım, dedi ki, 'Ya, hani iki tekiniz hastaydı, hani ne oldu?' Onlarla yemekteydim, 'Çocuk hastalanmış,' diye kalktım, beraber hastaneye gittik. Ondan sonra gece dörtte döndük, oradan. Geçtiğimiz Yunanlılar da aynı masadaydı. 'Nasıl' dedi, 'Gece dörtte döndü' dedi. 'Evet' dedim, 'Hastaydı, hastaneye kaldırdık' 'Ya,' dedi, 'O kadar fark attınız. Bir de hasta olmasa ne olacak? Öyle bir şey mi var, ne yapıyorsunuz siz?' dedi.
Gerçekten tabi bu övgüleri duymak insanın motivasyonunu sağlıyor. Ertesi gün tekrar onlar için koşturma. Çünkü bu amatör bir iş ve sadece ego tatmini ve onlara faydalı olmak için yapıyorsunuz. İnsanı mutlu ediyor. Yani biz sistemleri değiştirip, beş yıl önce geldiğimizde bu sonuçları verdiğini düşünüyorduk. Ben Brisbane'i hedef koymuştum. Herkes dedi ki, "Öncesinde göstermelik bazı kolay yerleri oynamamız lazım, sonra seçim olacak, üç sene sonra, dört sene sonra bir daha seçim var. Brisbane'e, kim ölür kim kalır?"
'DÖRT SENE SONRA UMUYORUM BÜYÜKLERDE DE BAŞARI YAŞAYACAKLAR'
Yıldızlarda ve gençlerde elde edilen başarıların ardından büyüklerde de başarı yakalayacaklarını umduğunu belirten Ertürk, "Benim de hep fikrim şeydi, yani bu zamana kadar hep bu yüzden zaten uzun vadeli plan yapamadık ve günlük bir şeyler yapıyoruz. Çocuklar bir günlük başarılı oluyor, büyüklere taşıyamıyoruz. Yani gençte, yıldızda bir şeyler alıyoruz, yepyeni bir jenerasyonla başladı çocuklar. İki sene önce gençlerde de şampiyon oldu. Dört sene sonra umuyorum büyüklerde de başarı yaşayacaklar. Los Angeles değilse bile Brisbane'de biz küreğin en başarılı ülkelerinden biri olacağız. Benim hedefim buydu gelirken. Orda ben olurum, olmam. Ama çocuklar olacak ve en iyisini yapacaklar" dedi.
'FUTBOLUN BREZİLYA'SI NEYSE DENİZ KÜREĞİNİN TÜRKİYE'Sİ O OLMASI LAZIM'
Deniz küreği alanında Türkiye'nin iddialı bir konumda olması gerektiğini belirten Başkan Ertürk, "Futbolun Brezilya'sı neyse deniz küreğinin Türkiye'si o olması lazım. Benim amacım bu yönde, bu şekilde başladık. Bizim üç tarafımız denizlerle çevrili bu olimpik bir dal hiçbir zaman kurallara uygun şekilde bunun yarışı bile yapılmamıştı. Biz World Rowing ne uyguladıysa bire bir aynısını yapıyoruz. Bütün yerel yönetimlerden de destek alıp her sene ayrı yerlerde yarışları yapmaya çalışıyoruz. Geçen hafta Çanakkale'de yaptık yarışı. Çanakkale'nin rektörü kürek sporunu biliyor ve geldi sağ olsun. Burada 'ben kulüp kuracağım nasıl yapacağız' biz bunu her yerde tanıtmaya başladık. 'Kürek her yerde' sloganıyla başlamıştık. Bütün sahil illerine gidiyorum bütün sahil illerinde organizasyon yapıyorum ve 'oradan bir tane bile çocuk çıksa bizim için bir çocuğun hayatını değiştirsek bizim için kardır' diye başladık. Beklediğimizin üstünde oldu, deniz küreğinde çok kuvvetli şekilde geliyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
'BİZİM OLİMPİYATTA BAYRAĞIMIZI ÇEKTİRMEMİZ LAZIM'
Amatör sporların hepsi için olimpiyatların bir gösterge olduğunun altını çizen Ertürk,
"Avrupa, Dünya Şampiyonası'nı üst üste aldık. Burada bu organizasyonları yaparken amacımız Türkiye'de bizim en üst seviyede sporcularımızın bizi temsil etmesi ama önemli olan her zaman söylüyorum Dünya, Avrupa şampiyonası değil, amatör sporların hepsinde Olimpiyat göstergedir. Bizim olimpiyatta bayrağımızı çektirmemiz lazım, amacımız bu yönde. Deniz küreğine üç sene önce başladık yepyeni 12-13 yaşında çocuklarla başladık. Çok genciz, Milli Takımımız Avrupa'nın en genç milli takımı ama ben ona rağmen çok iddialıyım. Ama amaç dediğim gibi Los Angeles ve Brisbane hep uzun vadeli hedeflerimiz var. Biz Brisbane'de iki dalda da dünyanın en iyisi olmaya oynayacağız. Osman Bakan'a da söyledim, Hamza Bakan'a da söyledim. Bize destek verdiler, sağolsunlar. 'Biz performansı oraya hedefleyince pik noktanız orası olunca buradaki şampiyonalarda iniş çıkışlar olabilir' dedim. 'Eleştiri gelebilir biz arkandayız' dedi. 'Ne yapıyorsan yap' Sağolsunlar her yerde de çok yardımcı oldular hani birazda şans yüzümüze de güldü. Edirne'de de Avrupa Şampiyonası'nda tam Ege'nin yarışında Osman Bakan içeriye girdi, protokole girdi tam oturacakken, Ege geldi 1'inci oldu. İstiklal marşı okunmaya başladı, sonra Osman Bakan çıktı konuşmasını yapmaya. Avrupa şampiyonluğu yani ben de sözümü tutmuş oldum. Her yerde o yüzden onlar da çok destek veriyorlar ben de onların bu desteğini, yüzlerini kara çıkarmamaya çalışıyorum" dedi.
'BİZİM CİDDİ ANLAMDA AMATÖR SPORA YÖNELİK KÜLTÜREL EKSİKLİĞİMİZ VAR'
Türkiye Kürek Federasyonu Başkanı Erhan Ertürk, sözlerini şöyle tamamladı:
"Yurt dışında çoğu yapılan şeyi biz devlet eliyle burada yapmaya çalışıyoruz. Çünkü kulüpler ve üniversitelerin yaptıklarını burada federasyon tarafından tamamlamaya çalışıyoruz. Çünkü kulüpler isim vermeyeyim bir tane kulübümüz vardı işte, kürek kulübü var gayet başarılı gidiyor. 'Basket takımı da kuracağım' diyor basket takımını da kuruyor. Milyon dolarlar harcanıyor battı ondan sonra, kürek de kapandı. Şimdi hep basketbol, futbol, voleybola yönelim olduğu için orada da meblalar batırılıp çıkarılmaya müsait olduğu için zaten hemen kürekten kesiliyor, diğer amatör sporlardan kesiliyor. Bizim ciddi anlamda amatör spora yönelik kültürel eksikliğimiz var burada bence. Bu jenerasyonla aşılmaya başlandı ama hala çok eksiğimiz var. Yurt dışında insanların hepsi hayatlarının bir noktasında amatör sporlardan lisanslı bir şekilde bir şeyler yapıyor. Bence şehirleşmemizin de bazı hataları var çünkü spor kulüplerine ulaşım çok kolay değil. Spor kulübü kurabilmek çok kolay değil bizim su sporu sahillerle ilgili yasalar o kadar zorlu ki, çok zor üstünden gelmek. Bakan Bey zorlanıyor. Tarım Bakanlığı ayrı, su kenarına belediyeler ayrı. Herkesin ayrı bir söz hakkı var. Kayıkhane kurmamız lazım suyun dibinde olması lazım çok zorlanıyoruz tabi bu şeylerde. Diğer amatör sporların da belli zorlukları var bu konularda. Özellikle nüfusun yoğunlaştığı; İstanbul, Ankara, İzmir gibi yerlerde arabaya bineceksiniz, 45 dakika çocuğunuzu götüreceksiniz antrenman yapıp getireceksiniz. İş, güç, hayat derdinde çok zor gerçekten. Şanslı olan kişilerin yanına spor kulübü açılmış oluyor, mahallesine onlarla idare ediyor ama yurt dışında birçok kulüp homojen şekilde dağılıyor"
FOTOĞRAFLI