Tarih: 13.09.2025 11:09

Prof. Dr. Belgin Erhan: 70 yaşından sonra toplumun yaklaşık yüzde 40'ı her yıl düşüyor

Facebook Twitter Linked-in

İrem Çağla ZİNCİRLİ- Mehmet ALA/İSTANBUL, (DHA)- ULUSLARARASI Omurilik Derneği (ISCoS) Önleme Komitesi Başkanı Prof. Dr. Belgin Erhan, "Dünyada ve Türkiye'de yaşlanan nüfusla düşmeye bağlı omurilik yaralanmalarının hızla artıyor. Omurilik yaralanmalarının yaklaşık yüzde 33-35'i düşmeler nedeniyle gerçekleşiyor. Çocuklar da risk alıntında ancak 70 yaşından sonra toplumun yaklaşık yüzde 40'ı her yıl düşüyor. Bir insanın düşmesini önlediğinizde sadece omuriliğini değil, hayallerini, gelecekteki hedeflerini ve toplumsal iyilik halini de korumuş oluyorsunuz. Belli bir yaştan sonra terlik giyilmemesini öneriyorum çünkü terlik kontrolü zorlaştırır. Terliğe takılıp düşen pek çok hastamız var" dedi.

Prof. Dr. Belgin Erhan, 5 Eylül Dünya Omurilik Günü'nü bu yıl 'Düşmeyi Önle, Omuriliğini Koru' sloganı ile kutladıklarını söyledi. Prof. Dr. Erhan, yaptığı açıklamada, omurilik yaralanmalarından korunmak için düşmeyi önlemenin önemine dikkat çekti. Hastalığı ve yapılması gerekenleri anlatan Prof. Dr. Erhan, belli bir yaştan sonra terlik giyilmemesini ve dengede kalmayı kolaylaştırıldığı için baston kullanılmasını önerdi.

'DÜŞME ÇOĞUNLUKLA YARALANMAYLA SONUÇLANIYOR'

Çocukların risk altında olduğunu aktaran Prof. Dr. Erhan, "Çünkü çocuklar dikkatsiz oldukları ve tehlikenin farkına varmadıkları için daha çok düşüyor. Ancak tüm dünyada en çok etkilenen grup 65 yaş ve üzeri yetişkinler. Dünya Sağlık Örgütü bu konuyla ilgili raporlar yayınladı ve oldukça çarpıcı veriler paylaştı. Bütün dünya nüfusunda 65 yaş ve üzerindeki bireylerin yüzde 33-35'i her yıl düşüyor. Yaş 70'in üzerine çıktığında bu oran daha da artıyor, 85 yaş ve üzerinde ise düşme sıklığı yüzde 40'lara kadar ulaşıyor. Düşünebiliyor musunuz? 70 yaşından sonra toplumun yaklaşık yüzde 40'ı her yıl düşüyor. Peki sadece düşmek ne anlama geliyor? Düşme çoğunlukla yaralanmayla sonuçlanıyor. Yaralanmaların başlıca nedenlerine baktığımızda, trafik kazaları ilk sırada yer alırken, ikinci sırada düşmeler geliyor. Ancak yaşlı grupta birinci sırada düşmeler bulunuyor. Biz 65 yaş ve üzeri ile 85 yaş ve üzeri bireyleri ayrı değerlendiriyoruz. 85 yaş üzerindeki bir kişinin düşmesi, çoğu zaman ölümle sonuçlanabilecek bir tablo ortaya çıkarabiliyor" ifadelerini kullandı.

YAPILMASI GEREKENLER

"Yaş ilerledikçe kemik kütlemiz, kas kütlemiz ve denge-koordinasyon yetimiz bozuluyor" diyen Prof. Dr. Erhan, "Eğer bu yaşlarda kemik erimesi (osteoporoz) de varsa ve hiç tedavi edilmemişse, bazen önce kemik kırılıyor ve buna bağlı olarak kişi düşüyor. Yani aslında her zaman 'düştüğü için kırıldı' demiyoruz; kalça kemiği kırıldığı için düşen hastalarımız da var. Ancak oransal olarak en büyük payı bu grup oluşturmuyor. Peki ne yapmak lazım? Belirli bir yaşın üzerindeki kişilerin hareketli kalması gerekiyor. Kemik ve kas sağlığını korumak, denge ve koordinasyonu geliştirmek için yaşam tarzında değişiklik şart. Daha hareketli bir yaşam için dışarı çıkmak, güneşten yararlanmak, kalsiyum açısından zengin beslenmek, gerekirse takviye almak ve basit egzersizlerle denge-koordinasyon becerisini korumak önemli. Genelde yaşlılar biraz daha eve kapanma eğiliminde oluyor. Oysa bizim istediğimiz, basit de olsa düzenli hareket etmeleri ve ev içinde dahi ufak denge egzersizleri yaparak düşmeleri önlemeleridir" diye konuştu.

'DÜŞMEYİ ÖNLEMEK TOPLUMSAL BİR SORUMLULUK OLARAK GÖRÜLMELİ'

Prof. Dr. Erhan, "Uluslararası Omurilik Derneği Önleme Komitesi Başkanı olarak bu yıl 'Düşmeyi Önle, Omuriliğini Koru' sloganını belirledik. Bu nedenle düşmelere özellikle dikkat çekmek istedik. 5 Eylül Dünya Omurilik Günü'nde etkinlikler düzenledik; broşürler hazırladık, çeşitli kampanyalar planladık. Çünkü küçük tedbirlerle büyük farklar yaratmak mümkün. Bir insanın düşmesini önlediğinizde sadece omuriliğini değil, hayallerini, gelecekteki hedeflerini ve toplumsal iyilik halini de korumuş oluyorsunuz. Bu yüzden düşmeyi önlemek sadece kişisel bir tedbir değil, toplumsal bir sorumluluk olarak görülmeli" dedi.

Prof. Dr. Erhan, sözlerine şöyle devam etti:

"Omurilik yaralanmalarını önlemek için yardım eden kişilerin de ilk olarak bunu düşünmesi önemli. Çünkü düştüğünde akla genellikle bacak ya da kol kırığı geliyor ama omurilik de yaralanmış olabilir. Bu nedenle düşen bir kişinin ambulansa veya başka bir yere transferi sırasında omurgasını koruyacak şekilde hareket edilmeli; mutlaka profesyonel yardım çağrılmalı ve hastanın omurgasına yük bindirecek çekme, burkulma gibi hareketlerden kaçınılmalıdır.Omurilik yaralanması gelişirse, yaralanmanın şiddetine göre kişi tekerlekli sandalyeye ya da özel cihazlara tam bağımlı olarak yaşamını sürdürmek zorunda kalabilir" ifadelerini kullandı.

'DERİNLİĞİNİ BİLDİĞİNİZ SUDA BİLE ÇEKİLME OLABİLİR'

Düşmelerin yanı sıra bazı davranışların omurilik yaralanmalarına neden olabileceğine değinen Prof. Dr. Erhan, "Örneğin derinliğini bilmediğiniz suya balıklama atlamak bunlardan biri. Aslında ben artık 'derinliğini bilmediğiniz suya' demiyorum, doğrudan 'balıklama atlamayın' diyorum. Çünkü derinliğini bildiğiniz suda bile su çekilmiş ya da medcezir nedeniyle seviye düşmüş olabilir. Bu nedenle özellikle gençlere yaz aylarında balıklama atlamamaları konusunda uyarıda bulunuyoruz. Çünkü bu, omurilik yaralanmalarının en önemli nedenlerinden biri. Düşmenin toplum tarafından çok ciddiye alınmıyor. Bazen hasta boyun ya da bel ağrısıyla geliyor, sorunca 'Üç gün önce düşmüştüm' diyor. Oysa düşme günlük hayatın olağan bir parçası olmamalı" dedi.

'BASTON SAKATLIĞI ÖNLER'

Prof. Dr. Erhan sözlerine şöyle devam etti:

"Çocuğu özgür bırakmak güzel ama ailelerin mutlaka çocuklarını düşme konusunda uyarması gerekiyor. Çünkü çocuklar tehlikeyi algılamıyor. Biz düşmeleri önlemek için özellikle risk altındaki bireylere denge-koordinasyon eğitimleri veriyoruz. Evlerinin ışıklandırılmasını, kaymaz halı kullanılmasını, banyoda kaygan zemin olmamasını öneriyoruz. Bazı kişilere baston veya yürüteç tavsiye ediyoruz ancak en büyük direnci burada görüyoruz. Çünkü baston kullanmak hem yaşlılık hem de sakatlık sembolü olarak görülüyor. Oysa bastonla dengede kalmak çok basit ve aslında sakatlığı önleyici bir önlemdir. Baston kullanmak, yaşlılığın getirdiği hareketsizliği önlemek açısından da faydalıdır. Biz bunu hastalarımıza anlatmaya çalışıyoruz. Genelde 'Ben eşimin koluna girerek yürüyorum' diyorlar. Ama eşi yoksa yürüyemiyor. Bu nedenle baston çok daha güvenli."

'TERLİK KONTROLÜ ZORLAŞTIRIR'

Ayakkabı seçiminin önemine değinen Prof. Dr. Erhan, "Ben belli bir yaştan sonra terlik giyilmemesini öneriyorum çünkü terlik kontrolü zorlaştırır. Terliğe takılıp düşen pek çok hastamız var. Gençleri de unutmamak lazım. Onlar da düşebiliyor. Kimi arkadaşına hava atmak için yüksek bir duvarın ya da kayanın kenarına oturuyor ve düşerek omurilik yaralanması ya da ölümle karşı karşıya kalıyor. Ya da spor yaparken gerekli güvenlik önlemlerini almıyorlar. Bu da ciddi yaralanmalara yol açabiliyor" diye konuştu.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —