Tarih: 26.08.2025 09:47

Tüp bebek tedavisinde doğru bilinen 5 yanlış

Facebook Twitter Linked-in

İSTANBUL, (DHA) - BAHÇECİ İzmir Tüp Bebek Merkezi doktorlarından Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Funda Göde, tüp bebek tedavisinin, dünya genelinde milyonlarca çifte umut veren modern bir yöntem olduğunu ancak süreç hakkında kulaktan kulağa yayılan yanlış bilgilerin çiftlerin karar verme aşamasında kaygılarını artırabildiğini söyledi.

Bu yanlışları doğrularıyla 5 maddede de sıralayan Doç. Dr. Göde, "Nitekim sosyal medyada ve birtakım mecralarda dolaşan efsaneler tedavinin gerçekliklerini gölgede bırakabilmektedir. Çiftlerin yanlış inanışlara değil, bilimsel doğrulara güvenmesi sürecin en sağlıklı şekilde ilerlemesi için çok önemlidir" dedi.

YANLIŞ: TÜP BEBEK İLAÇLARI KİLO ALDIRIR VE KANSERE NEDEN OLUR

Tüp bebek sürecinde en çok endişe yaratan konulardan biri kullanılan hormon destekleridir. Çoğu çift, tedavinin kalıcı kilo artışı ya da ciddi sağlık riskleri doğurabileceğine inanıyor. Oysa bilimsel araştırmalar bu ilaçların geçici ödem ve iştah değişiklikleri yaratabileceğini, tedavi tamamlandığında vücudun normale döndüğünü ortaya koymaktadır. Dünya çapında yürütülen geniş çaplı çalışmalar, tüp bebek ilaçlarının invaziv kanserlere yol açtığına dair güçlü bir kanıt olmadığını gösteriyor. Borderline over tümörleri ve tedavide kullanılan ilaçlar arasındaki ilişkinin de kesin olmadığını ve bu yanlış inanışların çiftlerde gereksiz korku yarattığını söyleyen Doç. Dr. Funda Göde, "Tüp bebekte kullanılan ilaçlar uzun yıllardır güvenlik sınırları içinde uygulanmaktadır. Hastalarımız için en önemli konu, bu süreçte sağlığı koruyacak bilimsel verilere dayalı protokollerin tercih edilmesidir" diye konuştu.

YANLIŞ: TÜP BEBEK TEDAVİSİ YÜZDE 100 BAŞARI GARANTİSİ VERİR

Tüp bebek tedavisinde en çok karşılaşılan yanlış inançlardan birinin her denemede kesin başarı beklentisi olduğunu açıklayan Doç. Dr. Göde, "Tedavi sürecinde olan çiftler gerçekçi beklentilere sahip olmalıdır. Tüp bebek tedavisinde başarı oranı çiftin tıbbi geçmişi ve mevcut sağlık durumuyla doğrudan ilişkilidir. Kimi zaman ilk denemede sonuç alınırken, bazı çiftlerde birden fazla deneme gerekebilir. Bu nedenle dünya genelinde başarı oranları yüzde 100 değildir, her bireyin koşullarına göre değişkenlik gösterir" dedi.

YANLIŞ: GENETİK AYIKLAMA EMBRİYOLARA ZARAR VERİR

Preimplantasyon genetik tarama (PGT) yöntemi, tüp bebek sürecinde sağlıklı embriyoların seçilmesine olanak tanımaktadır. Bu işlem sırasında embriyodan alınan hücre örnekleri, gelişimi etkilemeyecek şekilde dikkatle incelenmektedir. Amaç, kromozomal açıdan normal embriyoları belirleyerek gebeliğin devamlılığını desteklemektir. Yapılan bilimsel çalışmalar, bu uygulamanın embriyoya zarar vermediğini ortaya koymaktadır diye konuşan Doç. Dr. Göde, "Genetik ayıklama işleminin uygun koşullarda ve deneyimli ekiplerce uygulandığında embriyoya olumsuz etkisi olduğuna dair güçlü kanıt bulunmamaktadır. Genetik tarama, özellikle tekrarlayan gebelik kaybı veya ileri yaş gibi risk faktörleri bulunan çiftler için önemli avantajlar sağlayabilir" diye ifade etti.

YANLIŞ: TÜP BEBEK TEDAVİSİNDE MUTLAKA İKİZ GEBELİK OLUR

Toplumda en sık dile getirilen yanlışlardan biri, tüp bebek tedavisinin daima ikiz gebelikle sonuçlandığı inancıdır. Oysa modern uygulamalarda çoğul gebelik riskini azaltmak amacıyla çoğunlukla tek embriyo transferi tercih edilmektedir. Böylece gebeliğin daha sağlıklı ilerlemesi ve anne adayının risklerinin minimuma indirilmesi hedeflenir diye açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Göde, "Çoğul gebelik ihtimali elbette vardır; ancak güncel yaklaşımlar anne ve bebek sağlığını korumak için tek embriyo transferini öne çıkarmaktadır. Bu sayede tedavinin başarısı korunurken gebelik komplikasyonları da azaltılmaktadır" ifadelerini kullandı.

YANLIŞ : EMBRİYO TRANSFERİ SONRASI 15 GÜN YATMAK GEREKİR

Embriyo transferinden sonra hastaların normal hayatlarına dönmeleri tavsiye edilir. Yatakta uzun süre hareketsiz kalmak ne tıbben gerekli ne de başarı oranlarını artırıcı bir etkendir. Bu yanlış inanış, çiftlerde gereksiz kaygı yaratmaktadır diye belirten Doç. Dr. Göde, "Bilimsel araştırmalar da sürekli yatmanın embriyonun tutunma ihtimalini yükseltmediğini doğrulmaktadır. Aksine, uzun süre hareketsiz kalmak dolaşım üzerinde olumsuz etkilere neden olmaktadır. Bu nedenle tedavi sonrası hafif aktivitelerin sürdürülmesi hem bedensel iyileşme hem de psikolojik rahatlık açısından daha yararlı kabul edilmektedir" dedi.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —