Aksaray'da, Çin’in Doğu Türkistan’da Müslüman Uygur Türklerine uygulamış olduğu zulüm kınandı.
Aksaray sivil toplum örgütlerinin katılımıyla yapılan etkinliğe parti ve sendikalardan ve halktan yoğun talep katılım oldu. Yeni Kurulan Çölyak derneği tüm üyeleriyle katılırken siyaseti bir kenara bırakan tüm partililerde katılım sağladılar.
Cuma namazı sonrasında kalabalık toplu halde Ulu camiinden 15 Temmuz Milli irade meydanına kadar yürüdüler.
Bir çok Sivil Toplum Örgütlerinin hazır bulunduğu etkinlikte Aksaray Belediye Başkan yardımcılarıda yer aldılar. Doğu Türkistan halkının işkenceye maruz kaldığını, sistematik bir şekilde zulüm gördüğünü belirten basın açıklamasını Yeşil Doğa Dernek Başkan yardımcısı Yazar Mahmut Ulu Yaptı. Cami imamı Doğu Türkistan için dua etti.
Basın açıklamasından sonra önde Üniversiteli Motorsikletli gurup başı çekerken, kalabalık halk Öz Güven servis sahibi Ali Eren Öztürk tarafından getirilen minibüslerle Somuncu baba külliyesine götürüldüler,orada imam tarafından okunan dua ile zulüm bir kez daha dile getirildi.
Basın Açıklaması Metni şu şekilde ;
Kıymetli basın mensupları, sivil toplum kuruluşlarımızın değerli temsilcileri ve saygıdeğer Aksaraylılar
Uygur Türkü, uygar Türk, asil millet…kavga, çatışma sevmeyen, isimlerinden de açıkça anlaşıldığı gibi uygar millet.
Doğu Türkistan ata yurdumuz, öz cevherimiz, köklerimiz...
Kızıl Çin'in acımasız zulmü altında inleyen din kardeşlerimiz.
Bizim kardeşliğimiz asırlar ötesine dayanır.
Bu kardeşliğimizin mührü hem bayraklarımızda görünmektedir hem de kullandığımız motiflerden, yaşadığımız acılardan, taşıdığımız ortak kaygılardan da anlaşılmaktadır.
Bizler Aksaray halkı olarak Doğu Türkistan'ı kardeş kabul etmekteyiz.
Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz 68 yıl önce Çin devletinin işgali altına girdiğinden bu yana ata yurtlarından sürülerek farklı bölgelere taşımak suretiyle demografik yapıyı bozarak sistemli bir şekilde asimile edilmek istenmiştir
itiraz eden fikir adamları ve Doğu Türkistan ın lider insanlarını zindanlarda işkenceye maruz bırakarak insanlık dışı zulümler yapılmıştır. Zindanlarda ve toplama kamplarında binlerce soydaşımız öz kardeşlerimiz şehit edilmiştir.
Tüm dünyanın gözleri önünde cereyan eden zulüm artarak devam etmekte insanlık susmaktadır.
35 milyonluk Doğu Türkistan Türkleri Can kardeşlerimiz, kan Kardeşimizdir. Ata yurdumuzdaki Doğu Türkistan Türkleri Müslüman oldukları için katledilmelerini önlemek için bir kez de Aksaray'dan tüm dünyaya haykırmak istiyoruz. İşte bugün bu sebepten buradayız.,
Gözümüze uzak, gönlümüze yakın Doğu Türkistan’dan yükselen çığlıkla yüreklerimiz yanmaktadır.
Neredeyse 250 yıldır Doğu Türkistan’da bir millet kan ağlarken; bütün dünya kör, sağır, dilsiz; bu hayasız, bu alçakça zulmü seyretmektedir.
Ne yazık ki, milletimizin büyük çoğunluğunun yaşanan insanlık dramından haberi dahi yoktur.
Çin Devleti, yıllardır işgal ettiği Doğu Türkistan’da sistematik katliamlar gerçekleştirmektedir.
Türkistan kan gölü haline gelmişken başta İslam ülkeleri ve Birleşmiş Milletler yaşanan dramı görmezden gelmekte, sözde insan hakları savunucuları susmakla yetinmektedir.
Doğu Türkistan’da evlerinden, yurtlarından edilmiş milyonlara, katledilen canlara kimsenin gözlerini kapatma hakkı yoktur.
Türkmen soydaşlarımız toplama kamplarında tecrit altında tutulmakta, türlü işkencelere maruz bırakılmaktadır.
Ne hikmetse bu vahşet, basın yayın organlarının ilgisini çekmemekte, birçok basın kuruluşu için akan Türk kanı haber değeri dahi taşımamaktadır.
Ne Batı’da ne de Türkiye’de işgal altındaki Türkistan’ın çığlığı bir türlü duyulmamakta, akan kan Türk’ün olunca kulaklar sağır, gözler kör olmaktadır.
Birleşmiş Milletler; Temel İnsan Hakları Sözleşmesi, Soykırımın Önlenmesi ve Savaş Suçlularının Cezalandırılması Sözleşmesi ve Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesi ile tüm insanların can ve mal güvenliğini teminat altına almıştır.
Oysa bugün Birleşmiş Milletlere üye devletlerin gözleri önünde Müslüman kanı akıtılmakta, insanlık suçu işlenmektedir.
Birleşmiş Milletler insanlığın etrafında mı yoksa küresel güçlerin ortak çıkarları etrafında mı birleşmiştir?
Doğu Türkistan’da akıtılan bu kanı durdurmak, yaşanan insanlık dramına son vermek insanlığın üzerine düşen tarihi bir sorumluluktur.
Ama BM ya susmakta ya da gerçeklere gözlerini kapatmaktadır.
Birleşmiş Milletlerin görevi, olayları takip etmek değil, olaylara müdahale etmektir.
Birleşmiş Milletler üyelerinin vicdanlarının sızlaması için daha kaç Müslüman’ın kanı akmalı, kaç çocuk zehirli gazlarla boğulmalı, kaç kadına tecavüz edilmeli, kaç genç parçalanmalıdır?
Bu nedenle BM, duruma müdahale etmek, olayların önlenemez noktalara gelmesinin önüne geçmek ve bu soykırıma son vermek için derhal harekete geçmelidir.
Unutulmamalıdır ki, Birleşmiş Milletler, egemen güçlerin siyasi, ekonomik ve ideolojik emellerine alet olmak için değil; adalet ve güvenliği, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği tüm ülkelere sağlamak için vardır.
Ata yurdumuzda, bizden olan ve yüz yıllardır işgallere direnen, soykırımlara dayanan, İslam’ın, Türklüğün sancağını güneşin doğduğu en uzak noktada dalgalandıran Doğu Türkistanlı kardeşlerimizi ilgisizliğin girdaplarında, cellatlara teslim eden anlayışı şiddetle protesto ediyoruz.
Aksaray sivil toplum örgütleri olarak insanlık katledilmeden, yaşanan trajedi daha da büyümeden önce Türk Hükümeti’ni ve Birleşmiş Milletler Örgütünü, Doğu Türkistan’da yaşanan bu katliamı durdurmak üzere yetkili organlarını harekete geçirmeye ve etkili tedbirler almaya davet ediyoruz.
Aksi halde bu katliama sessiz kalan her kurum, örgüt ve ülke, işlenen bu insanlık suçuna ortak olacaktır.
9420,54%0,56
34,56% 0,23
36,22% -0,03
2995,69% 1,15
4956,37% 0,00