Öğrencisine dayak atan öğretmen hakkında 1.5 yıl hapis talebiyle hazırlanan iddianamenin kabulünün ardından Ortaköy Asliye Ceza Mahkemesindeki davanın ilk duruşması yapıldı. Duruşmaya, öğrenci T.K. ve ailesi ile taraf avukatları katılırken, korona virüs olduğu öğrenilen öğretmen Ali Rıza Y. katılmadı. Mahkemede konuşan Psikolojik danışman S. İ.K. (26), “Kendini ifade edebilen bir çocuk. Şu ana kadar yaşadığı olaydan endişe duyduğunu gözlemledim. İzlerini atamamış. Okul ortamından kalan endişe ve korkuları var. Bunların aşabileceğini gözlemledim” dedi.
Öğrenci T.K. hakime verdiği ifadesinde, “Arkadaşım bana iftira attı, öğretmene küfrettim diye. Öğretmenim beni sınıftan koridora çıkardı. Burada bana vurdu, burnum kanadı. Dövdükten sonra kazağım kan olduğu için öğretmenim üzerimdeki kazağı çıkartıp bana yeni kazak aldı. Kazağım kanlıydı. Öğretmen beni döverken diğer öğretmenimiz beni kurtardı. Öğretmen kazağımı alarak ‘yakacağım’ dedi” şeklinde konuştu.
Öğrenci T.K’nin annesi Gülsüm Kocagöl (35) de ifadesinde, “Ben çocuğumu okuldan almaya gittim. Okula gittiğimde başka bir öğretmen bana oğlumun öğretmeninin oğlumu çok kötü dövdüğünü söyledi. Bir baktım çocuğum mahvolmuş. Öğretmenin beş parmağın beşinin izi de çocuğumun suratında duruyordu. Üstü başı, pantolonu kanlar içindeydi. Benim çocuğum neden böyle oldu. 3 saat boyunca neden bana haber verilmedi. Sonra gittim karakola şikayetçi olduk. Ödüllendirilmiş, milli eğitime verilmiş. Benim çocuğumu dövmeye hakkı yok. Neden dövdü benim çocuğumu? Sanığın en ağır ceza almasını istiyorum. Kazağı kanlı olduğu için çocuğumun üzerinden çıkartmış, üzerine yeni kıyafet almış. ‘Annene benim dövdüğümü söyleme’ diye benim çocuğumu tehdit etmiş” diye konuştu.
Çocuğun babası Duran Kocagöl (35) ise, “Bu öğretmen en ağır cezayla cezalandırılmalı. Ben gece çalışıyordum. Beni patronum aradı ve benim hemen okula gelmemi istediğini söyledi. Ben de okula giderken yolda eşimi gördüm. Orada durumu öğrendim ve hastaneye geçtik. Çocuğumun pantolon ve ayakkabısında kan vardı. Üzerine yeni kazak almış öğretmeni” ifadelerini kullandı.
Tanık olarak dinlenen okul müdürü R. D. (44) da, “Olay günü bir öğretmenimiz odama gelerek yukarıda bir olay olduğunu söyledi. Benim odam aşağıdaydı. Yukarıya çıktığımda öğrenci yoktu. Rehber öğretmenin odasına almışlar. Öğretmen Ali Rıza Y. ile görüştüm ve bana ‘Ben kendimi kaybettim dövdüm’ dedi. Tutanak hazırlayıp nöbetçi öğretmenle imzalayıp karakola verdik. Çocuğun okul forması üzerinde kan vardı. Öğretmenimiz daha sonra çok pişman olduğunu söyledi. O an kazağı değişik değildi. Sonra öğretmenimiz gelip ‘Pişmanım’ diyerek kazak aldığını söyledi. Hemen giydirdik kazağı” ifadelerini kullandı.
Öğretmen Ali Rıza Y’nin avukatı Köksal Demir tarafından, “Öğrencinin akademik başarısı hakkında müdür beyin bilgisi var mı? Kayıp kazakla ilgili bilgisi var mı?” sorusunu üzerine okul müdürü Ramazan Duman, “Çocuğumuz akademik başarı olarak normalin biraz daha altında bir öğrencimizdi. Sigara konusunda bir şey yoktu. Araştırdım. Kazakla ilgili de her yeri araştırdık ama kazağı bulamadık. Öğretmenler odası, sınıflar dahil her yeri aradık ama kazak bulunamadı” dedi.
Olayın yaşandığı okulda sınıf öğretmenliği yapan O. K. “Ben çocuğu dövdüğünü görmedim. Ben o sıra dersteydim. Gürültüleri duyup çıktım. Çocuğun burnu kanıyordu ve gördüm bunu. Sonra da müdür beye haber verdim. Okul müdürümüze yukarıda bir olayın olduğunu belirterek öğrencinin burnunun kanadığını söyledim. Çocuğun burnundan kan geliyordu. Çocuğu lavaboya götürdüm elini yüzünü yıkadım. Sonra ben dersime sınıfıma girerek derse devam ettim. Öğretmenin öğrenciyi darp ettiğini sonradan öğretmen arkadaşlarımdan öğrendim” diye konuştu.
Okulda Teknoloji ve Tasarım Öğretmeni olarak görev yapan G. Ü. “5-A sınıfında dersteydim. Teneffüse çıkmadım. Benim sınıfım ile olayın yaşandığı sınıf yan yana. Teneffüs boyunca kitap okudum. Çocuklar teneffüsten gelince derse başladım. Astım hastası olduğum ve nefes almakta zorlandığım için kapıyı açık bırakmalarını istedim çocuklarımdan. Bu sırada dışarıdan bir erkek sesi geldi. Kim diye hemen baktım ama kimseyi göremedim. Önce müdür sandım. Sonra tekrar sınıfa girdim. Dışarıdaki sesler tekrar yükseldi. Birkaç kez dönüp baktım. Sonra yoklama kağıdını elime aldım yoklama almak için. Bir şaplak sesi duydum, irkildim ve kapıya doğru çevirdim kafamı. ‘Ne oluyor orada?’ dedim ve o sırada öğrencimden biri öğretmenin çocuğu dövdüğünü söyledi. Kapıya çıktığımda Ali Rıza’nın sol eli çocuğun boğazındaydı. Sağ elini de kaldırmış bağırıp çağırıyordu. Onları öyle görünce koştum ve Ali Rıza’nın sol kolundan tutup çektim ve ‘Sen ne yaptığını sanıyorsun, bu yaptığın doğru değil’ dedim. Beni görünce ‘Gülcan hocam, bu çocuk bana küfür ediyormuş, anama avradıma sövüyormuş. Sınıfta sigara içiyor diye konuşuyormuş. Ben bunları hazmedemem. Kimse bana iftira atamaz’ dedi. Ben de, ‘Çocuğun küfredip etmediğini bilmiyoruz, sınıftakiler iftira atıyor olabilir’ dedim. Çocuğa döndüm ve burnunda kan vardı. Kanlar üzerine de akmıştı. Çocuğu kanlar içinde görünce ben çok sinirlendim. Ali Rıza’ya bağırdım. ‘Biraz önce bana da aynı şeyi söylediler ama ben inanmadım nasihat ettim çocuklara’ dedim. Ali Razı da bana ‘Sen sineye çekmiş olabilirsin küfürleri ben sineye çekemem, kimse ses çıkarmazsa ileride kimse bir şey yapmıyor diye önüne geçilemez’ dedi. Ali Rıza yeniden çocuğa vurmaya yeltendi” dedi.
Yaşanan olayları anlatırken ağlamaya başlayan öğretmen Gülcan Ünlü hakim karşısında gözyaşlarını tutamadı. Öğretmenin tekrar vurmaya yeltenmesinin ardından bağırdığını belirterek gözyaşlarıyla olayı anlatmaya devam eden öğretmen G. Ü. “Bu sırada bağırdım ve Ali Rıza’yı itekleyerek ‘Defol git, okulu ayağa kaldırdın’ dedim ve engel oldum. Çocuk bana yanaştı. Arkamda tepinmeye başladı ve ağlıyordu. Diğer öğretmenlerin yardımcı olmalarını da bekledim. Hepsi gördü ama yardımcı olmadılar. Ali Rıza bağırmaya devam ediyordu. Daha sonra Ali Rıza öğretmen çocuğu alarak okuldan çıkarmış. Forma almaya götürmüş. Diğer öğretmenlere neden izin verdiklerini sordum. Yeni kazak alındığını da okul çıkışında öğretmenlerden duydum” dedi.
Mağdur öğrenci ve ailesinin avukatı Ali Oğuz Şahin, “Sanığın çocuğun üzerindeki kazağı değiştirmesi ile suçun yağma olayına girdiğini düşünüyoruz. Olayın gündeme düşmesiyle sanığın benzeri olayları çokça yaptığı ortaya çıktı. Suçun zincirleme suç olup olmadığı savcılık tarafından araştırılmamıştır. Bu olay çok başka seviyelerdeyse belki de eziyet suçunun oluşup oluşmadığı yönünde çalışma yapılmamıştır. Beyanlara yansıyan yağma suçunun unsurları açısından Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından araştırılmasını talep ediyoruz” diye konuştu.
Öğretmen Ali Rıza Y.’nin avukatı Köksal Demir de, “Milli Eğitim Bakanlığından idari soruşturma dosyasının istenmesini, katılan aile ve sosyal politikalar il müdürlüğünden suç duyurusu dilekçesini takdir ve ifası amacıyla Ortaköy Cumhuriyet Başsavcılığa gönderilmesini talep ederiz. Her soruşturma kendi içerisinde gizlidir. Soruşturma gizliliğinde başkalarına verilmesi hele hele basına sızdırılması ifşa edilmesi yanlıştır. Bu görüntüler savcılıktan taraflara veriliyor ve soruşturma sürecinde olmasına rağmen basına sızdırılıyor. Bu hem mağduru hem de müvekkili mağdur durumda bırakmıştır” diye konuştu.
Mahkeme, duruşmayı 15 Şubat 2022 tarihine erteledi.
Darp edilen öğrencinin dedesi Selahattin Kocagöz (66) duruşmadan önce yaptığı açıklamada, “Öğretmen cezalandırılmalı. Duyduğuma göre milli eğitim başka bir görev vermiş. Bunu cezalandırmadı mükafatlandırmış. Bunun zaten kırdığı yumurta kırkı geçmiş. Bunu daha neden besliyor bu devlet. Versin eline kazma kürek çalışsın. Yarın başkasının başını da yakacak. Devlet bunu görevinden atsın, çarşıya koysun kazma kürek çalışsın bu. Benim gönlümden geçen bu. Ben de diyorum ki bu çocuğu neden dövdü ben anlamadım. Cezası ağır ve en üst seviyeden olması lazım. Öğretmenlik hayatı bitmesi, görev hayatı bitmesi lazım. Çocuğun psikolojisi bozuk, sıkıntıları var. Psikolog geliyor ve inşallah düzelecek. Devletimiz sağ olsun ilgileniyor. Devletimizden yana bir sıkıntı yok” ifadelerini kullandı.
Mahkemenin ardından bir açıklama yapan mağdur öğrenci ve ailesinin avukatı Ali Oğuz Şahin, “Sanığın duruşmaya gelmemesi ve ifadesinin alınamaması nedeniyle mahkeme bu celsede bu konuda bir karar veremeyecek. Sanığın bir sonraki duruşmada beyanları alındıktan sonra bizim taleplerimizde değerlendirilecek. Bugün tanık ifadelerine yer verildi. Tanık ifadelerinde dosyadaki haklılığımız ve evladımızın uğradığı şiddet bir kez daha ortaya çıktı. Göz yaşlarına hakim olamayan tanıklar oldu. Bir sonraki duruşma 15 Şubat tarihinde olacak. Normalde bu olay bir basit yaralama olarak değerlendirildiği vakit ne savcılığımızın ne de mahkememizin elinde çok bir şey yok. TCK’da belirlenen bir üst sınır var. Bizim bu noktada talebimiz, yavrumuzun üniformasının öğretmen tarafından alınması sebebiyle yağma suçunun unsurlarının oluştuğu yönündeydi. Bu suçunda yargılanması ağır ceza mahkemesinde görülmek zorunda. Sanığın ifadesi alındıktan sonra Aksaray Ağır Ceza Mahkemesine dosyanın görevsizlik kararı verilip verilemeyeceği noktasında karar verilerek gönderilmesi söz konusu. Yine biz iddianamenin iadesini talep ettik. Bu noktada da bir karar bekliyoruz” şeklinde konuştu.