Tarih: 19.05.2025 09:54

‘Bağırsak hastalıkları doğru tedavi ve beslenme ile kontrol altına alınabilir’

Facebook Twitter Linked-in

İSTANBUL, (DHA)- GASTROENTEROLOJİ Uzmanı Prof. Dr. Murat Sarıkaya, 19 Mayıs Dünya İnflamatuvar Bağırsak Hastalıkları Günü kapsamında açıklama yaptı. Prof. Dr. Murat Sarıkaya, “Karın ağrısı, ishal ve kanlı dışkılama gibi belirtilerle yaşam kalitesini düşüren iltihaplı bağırsak hastalıkları (inflamatuar bağırsak hastalıkları), uzun süren ve tekrarlayan ataklarla seyreden kronik bir sağlık sorunudur. Bu hastalıklar doğru tedavi ve beslenmeyle kontrol altına alınabilir” dedi

Karın ağrısı, ishal, kanlı dışkılama gibi belirtilerle yaşam kalitesini ciddi şekilde düşüren iltihaplı bağırsak hastalıkları (tıbbi adıyla inflamatuar bağırsak hastalıkları), uzun süren ve tekrarlayan ataklarla seyreden kronik bir sağlık sorunu olarak öne çıkıyor. 19 Mayıs Dünya İnflamatuvar Bağırsak Hastalıkları Günü’nde Medipol Sağlık Grubu’ndan Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Murat Sarıkaya, halk arasında 'iltihaplı ülser' olarak da bilinen bu rahatsızlıkların en yaygın iki türünün ülseratif kolit ve Crohn hastalığı olduğunu belirterek, doğru tedavi ve beslenme ile bu hastalıkların kontrol altına alınabileceğini vurguladı.

'BAĞIRSAK HASTALIKLARI GENELLİKLE UZUN SÜRELİ VE TEKRARLAYAN ATAKLARLA SEYREDER'

İnflamatuar bağırsak hastalıklarının, bağırsağın iltihaplanması sonucu ortaya çıkan bir grup kronik bağırsak rahatsızlığı olduğunu belirten Prof. Dr. Sarıkaya, bu hastalıkların başlıca sebepleri arasında bağışıklık sisteminin düzensiz çalışması ve genetik yatkınlığın bulunduğunu ifade etti. Prof. Dr. Sarıkaya, “Bu hastalıklar genellikle uzun süreli ve tekrarlayan ataklarla seyreder. Ülseratif kolit, daha çok kalın bağırsağı etkileyerek kanlı ve mukuslu dışkılama ile belirti verirken, crohn hastalığı ise daha çok ince bağırsağı tutar ve karın ağrısı ile ishalle kendini gösterir. Bazı durumlarda, eğer kalın bağırsak tutulumu varsa, kanama da görülebilir” dedi. Prof. Dr. Sarıkaya, hastaların yaşam kalitesini ciddi şekilde düşüren bu hastalıkların sosyal yaşantıyı da olumsuz etkilediğini vurguladı. Gece uykudan uyandıran dışkılama isteği ve sürekli karın ağrısı gibi semptomların hastalarda ciddi bir yaşam zorluğu oluşturduğunu belitti.

‘TANIDA ENDOSKOPİK YÖNTEMLER ÖNEMLİ’

İnflamatuar bağırsak hastalıklarının tanısında çeşitli yöntemler kullanıldığını belirten Prof. Dr. Sarıkaya, bu yöntemler arasında laboratuvar testleri, görüntüleme teknikleri ve endoskopik incelemelerin ön planda olduğunu söyledi. “Hastalığın kesin tanısı için en önemli yöntemlerden biri endoskopik incelemedir. Bu sayede bağırsağın iç yapısı, inflamasyonun derecesi ve hastalığın yayılım alanı net bir şekilde gözlemlenebilir. Videokapsül endoskopi ve kolonoskopi gibi teknikler, hastalığın doğru teşhisinde önemli rol oynamaktadır” dedi. Hastalığın kronik ve tekrarlayıcı yapısı nedeniyle tanı konduktan sonra uzun vadeli bir tedavi planı oluşturulması gerektiğine vurgu yapan Prof. Dr. Sarıkaya, “Tedavi sürecinde raporlu ilaçlar kullanmak ve düzenli kontrolleri aksatmamak çok önemlidir. Aksi halde bağırsakta yapısal deformiteler oluşabilir ve bu durum cerrahi müdahaleye kadar giden bir sürece yol açabilir” ifadelerini kullandı.

‘DOĞRU BESLENME HAYAT KURTARIR’

İBH hastalarının beslenme alışkanlıklarının hastalığın seyri üzerinde önemli etkisi olduğunu belirten Prof. Dr. Sarıkaya, “Özellikle şekerli, paketlenmiş gıdalar, gazlı içecekler ve baharatlı yiyeceklerden kaçınmak büyük önem taşıyor. Ayrıca, mangalda ateşle temas eden etler ve işlenmiş et ürünlerinden uzak durulması da gerekmektedir. Bu tür gıdalar, bağırsak mukozasında iltihaplanmayı artırarak hastalığın alevlenmesine neden olabilir” dedi. İBH tanısı konmuş hastaların, diyetlerine özen göstermeleri gerektiğini belirten Prof. Dr. Sarıkaya, doğru beslenme planı oluşturmanın tedavi başarısını doğrudan etkilediğine dikkat çekti.

‘DÜZENLİ KONTROLLER ŞART’

İBH’nin uzun süreli ve tekrarlayıcı doğası nedeniyle hastaların düzenli kontrollerini ihmal etmemesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Sarıkaya, “Hastalığın tedavisinde başarılı olabilmek için hasta uyumu büyük önem taşıyor. İlaçlarını düzenli kullanmayan veya kontrollerini aksatan hastalarda yapısal deformiteler gelişebilir. Bu durumda cerrahi müdahale kaçınılmaz hale gelebilir” diye konuştu.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —