Oğuzhan EKE-Zübeyde ÖZMEN/GEREDE(Bolu), (DHA)- ADALET Bakanı Yılmaz Tunç, "Bir de şu dezenformasyon yapılıyor. İşte sadece CHP'li belediyelere mi soruşturma yapılıyor? Böyle bir durum yok. Son yıllarda kayıtlarımıza baktığımız zaman, 30 tane AK Parti'li belediyeyle ilgili soruşturma yapılmış. Davalar açılmış. 13 tanesi mahkum olmuş" dedi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Bolu'nun Gerede ilçesi Dayıoğlu Mahallesi'nde inşaatı başlayacak olan Adalet Sarayı'nın temel atma törenine katıldı. Bakan Tunç ve protokol üyeleri, temsili olarak düğmeye basarak adalet sarayının temelini attı. Temel atma töreninin ardından Bakan Tunç, gündeme dair gazetecilere açıklamalarda bulundu. Kartalkaya'daki Grand Kartal Otel yangını hakkında konuşan Bakan Tunç, "Evlatlarını kaybettiler. Ama bu acıya neden olanlarla ilgili olarak ister kamuda ister otel yöneticileri, sahipleri olsun. Bunlarla alakalı özellikle yargımız, gerekli adli süreci sürdürüyor ve hep beraber de takip ediyoruz. Hiç kimsenin şüphesi olmasın. Sonuna kadar bu süreç takip edilecek" dedi.
'RAPOR DOĞRULTUSUNDA SORUMLULAR BELİRLENDİ'
Sorumluların raporlarla belirlendiğini aktaran Bakan Tunç, "Tabii burada özellikle şu propaganda yapıldı. İşte birileri yargıdan kaçırılmak mı isteniyor? Kaçırılmadığı hep beraber görüldü. Burada bilirkişi raporunda, teknik ve uzmanlık gerektiren bir konu bu. Kimler sorumlu? Mevzuata göre orada tedbir alması gerekenler kimler? Bu noktada bunu belirleyecek olan elbette ki bilirkişi raporu sonucunda belli olacaktır ve İstanbul Teknik Üniversitesi de bu anlamda etkin bir inceleme yaptı ve bu rapor doğrultusunda da sorumlular belirlendi" diye konuştu.
'YARGILAMA DEVAM EDİYOR'
Bakan Tunç, sürecin takip edildiğin işaret ederek, "Gerek otel yöneticileri, otel çalışanları da var içerisinde. Otel sahipleri, Bolu Belediyesiyle ilgili kusurlu bulunanlar ve Bolu İl Özel İdaresi'yle ilgili kusurlu bulunanlar. Yine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Kültür Bakanlığı'nın ilgili soruşturma izni istenenlerle ilgili olarak ilgili bakanlıklar soruşturma izinleri verdiler ve bu çerçevede yargılama devam ediyor. Burada kim sorumluysa 78 canın hesabını vermeli. Bu konuda bağımsız ve tarafsız bir şekilde yargı görevini yapacak ve bu noktadaki yargı sürecini milletçe zaten hep beraber takip ediyoruz" dedi.
'ULUSLARARASI HUKUKA AYKIRI'
İsrail'in işgal planının uluslararası hukuka aykırı olduğunu işaret eden Bakan Tunç, "Çocukların açlıktan öldüğü 21'inci yüzyılda böyle bir manzarada sözün bittiği yerdeyiz. İsrail, terör devleti, İsrail hiçbir uluslararası kuruluşun kararına uymayan, uluslararası hukuku hiçe sayan bir yapı. Ona devlet demek mümkün değil. İsrail meclisinin bugün almış olduğu karar, Gazze'yi işgal planı, sözde bir plan. Tabii maalesef uluslararası hukuka aykırı, Birleşmiş Milletler sözleşmelerine aykırı bir şekilde aldıkları sözde bir karar. İsrail, 100 yıldan bu yana Filistinlilere yönelik bir soykırım politikası izliyor. Onları yurtlarından edip, orayı işgal etmek ve orada özellikle uzun yıllardan bu yana bir sürgün politikası ve soykırım politikası işliyor ve oradaki mazlum insanlara maalesef zulmediyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin bu işgal ve soykırım politikalarına karşı aldığı kararlar var. Geçen yüzyıl boyunca özellikle alınan bu kararların hiçbirine uymayan bir devlet, İsrail. 7 Ekim'den bu yana da dünyanın gözü önünde, dünya tarihinin en büyük soykırımı işlendi. Maalesef bu soykırım işlenirken, batılı ülkeler İsrail'e destek verdiler. İsrail bunlardan destek buldu. Tabii 7 Ekim'den bu yana 61 binden fazla Filistin şehit edildi. Bunların yarıdan fazlası kadın ve çocuklardan oluşuyor. Kadın haklarını savunanların, çocuk haklarını savunanların maalesef bu zulüm karşısında, bu soykırım karşısında sessiz kaldıklarını görüyoruz. 200'den fazla gazeteci şehit edildi. 'Basın özgürlüğü' diye bas bas bağıranların Filistin söz konusu olunca nasıl bir çifte standart içerisinde olduklarını görüyoruz" açıklamasında bulundu.
'İNSANİ YARDIM ÖNERGELERİNİ BİLE REDDEDEN BİR YAPI'
Tunç, İsrail'in Gazze'ye yönelik insani yardımı bile reddettiğini işaret ederek, "Uluslararası Adalet Divanı'nda başlayan bir dava var. Birleşmiş Milletler soykırım sözleşmesinin ihlali nedeniyle Türkiye'nin de katıldığı bir dava. Bu davada uluslararası Adalet Divanı tedbir kararları verdi. Burada soykırımın önlenmesi, insani yardımların yapılmasıyla ilgili tedbir kararları alındı. Bu tedbir kararlarının icra edilmesi lazım. Kim icra edecek? Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi icra edecek. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, ateşkes önergelerini reddeden ve hatta insani yardım önergelerini bile reddeden bir yapı" diye konuştu.
'SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ TEK BAŞINA SAVUNAN BİR LİDER NOKTASINDA'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Gazze için mücadele verdiğini anlatan Bakan Tunç, "Bu sistem insanlığın sorunlarına cevap vermiyor. Bu sistem adil değil. 'Dünya beşten büyüktür' derken, işte bunlara işaret ediyor. Bugünlere, insanlığın sorunlarına çözüm üretecek mekanizmaların kurulmasını istiyor. Ama dünyada bunu isteyen çok lider yok. O nedenle bu liderlerin sayısı artması lazım. Sayın Cumhurbaşkanımız dünyada hakkaniyeti, adaleti tek başına savunan bir lider noktasında. Türkiye olarak Filistin mazlumların da dünyanın neresinde haksızlığa uğramış bir kesim varsa hepsinin yanında olmaya, mazlumun hakkını, hakkaniyeti, adaleti savunmaya devam edeceğiz. Gün gelecek nasıl Bosna'da soykırım yapan katiller, dünyanın huzuruna çıkmış ve orada kurulan uluslararası mahkemede hesap vermiş ve zindanlara atılmışsa onlar da günü gelecek bu cezayı dünyada çekecekler. Ama zaten ilahi adaletten de hiçbir kaçış bunlar için söz konusu olmayacak" dedi
'SAHTECİLİKLE İLGİLİ SORUŞTURMAYI BAŞLATAN YARGIMIZ'
Sahte evrak soruşturması sürecinin gizlilikle 1 yıldır yürütüldüğünü işaret eden Bakan, "Sahtecilikle ilgili soruşturmayı başlatan yargımız. 13 Ağustos 2024 tarihinde yargı teşkilatına, Cumhuriyet Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na bir kamu kurumumuzdan yapılan bir ihbarla başlayan bir soruşturma söz konusu. Bunu ortaya çıkaran yargı. Dolayısıyla sanki burada yargının ortaya çıkarmadığı ama birilerinin hatırlattığı bir husus varmış gibi kamuoyunda bir dezenformasyon yapılıyor. Kesinlikle böyle bir durum söz konusu değil. Tabii özellikle bu sahtecilik şebekesini, bu çetenin ortaya çıkarılmasıyla ilgili olarak soruşturma makamı olan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, etkin bir soruşturma başlatıyor. Özellikle bu şebekenin, bu çetenin tüm unsurlarıyla, kişileriyle, detaylarıyla ortaya çıkarılması ve bu kapsamda gizli yürütülen bir soruşturma. Soruşturma gizlilik kapsamında yürütülürken, kolluk görevlilerimiz tabii süreç içerisinde yakalamalar yaptı. Gözaltılar yapıldı ve o operasyonlarda gözaltına alınan 220 kişi hakkında adli işlem yapıldı. Bu 220 kişiden 199'u hakkında kamu davası açıldı. 37 kişi hakkında da tutuklama kararı verildi ve 150'si hakkında da adli kontrol kararı var. Burada özellikle elektronik materyallerin, HTS kayıtların, dijital kayıtların incelenmesi neticesinde işte bilgisayar kayısıların ve sinyal verileri ve IP bilgileri tüm bunlar detaylı bir şekilde incelenerek analiz edilerek bir soruşturma yürütüldü ve gizli olarak yürütüldü" diye konuştu.
'BU SAHTE BELGELERLE HERHANGİ BİR İŞLEM YAPILAMADI'
Bakan Tunç, "Bu şebekenin, bu çetenin ortaya çıkarılabilmesi için soruşturmadaki gizlilik önemliydi ve sonrasında iddianame ortaya çıktı. Yargılamalar başladığında da kamuoyu bunu öğrenmiş oldu. Burada etkin bir soruşturma ve şimdi de etkin bir kovuşturma söz konusu. Tabii bu süreç içerisinde soruşturma gizli yürütülürken ortaya çıkan sahtecilik ve belirlenen sahte belgeler, işte mezuniyet belgesi, tüm bunlar ilgili kuruluşlar süratle bilgilendirilerek, bu belgelerin resmi işlemlerde kullanılmamasıyla ilgili tedbirler de alınıyor. Dolayısıyla soruşturma gizli ama bir kamu zararı, bir mağduriyet oluşmaması adına da tüm tedbirler alınarak devletin tüm kurumları savcı makamı tarafından bilgilendirildi ve bu sahte belgelerle herhangi bir işlem yapılamadı. Yapılması önlenmiş oldu. Şu anda dava devam ediyor. Ve bu dava sürecinde özellikle bu sahteciliği yapanlar, Türk Ceza Kanunu'muzdaki karşılığı neyse bu cezaya yaptırılacaklardır" dedi.
'MASUMİYET KARİNESİNE ÖNEM VERİYORUZ'
Bakan Tunç, CHP'li belediyelere yönelik devam eden soruşturmalara ilişkin de bilgi verdi. Bakan Tunç, "Tabii büyükşehir belediyesi ve bazı ilçe belediyeleriyle ilgili yolsuzluk soruşturması, rüşvet, ihaleye fesat karıştırmasıyla ilgili gündemde olan konularla ilgili. Ana muhalefet partisi lideri daha soruşturmanın ilk anından itibaren, ilk gözaltılardan itibaren maalesef yargı mensuplarımıza, yargı teşkilatımıza, savcılara, hakim yakışıksız ifadeler kullanıyor. Daha ilk andan itibaren henüz daha dosyanın içeriğini bilmeden ve delilleri görmeden birtakım beyanlarla, bu adli soruşturmaları sanki siyasi maksatla yapılıyormuş gibi bir izlenim uyandırmaya çalıştı, devam ediyor. Ve özellikle bu soruşturmalar devam ederken, itirafçı beyanları soruşturmanın başlangıcı zaten kendi arkadaşlarının, birtakım CHP'lilerin başvurularıyla ifadeleriyle ortaya çıkan soruşturmalar. Ve sonrasında adli süreç soruşturma başladığında da itiraflarla ve dijital kayıtlar ve diğer kolluğun ulaştığı belgeler ışığında soruşturma genişletildi. Ve bu genişletilme süreci içerisinde elde edilen deliller, itirafçı beyanları, MASAK raporları, kolluk kayıtları tüm bunları göz ardı ederek 'burada suç yoktur, bu soruşturmalar siyasi soruşturmalardır' demek bir kere hukuk devletinde olmaz. Burada soruşturmanın sonucunu sabırlar beklemek gerekir. Masumiyet karinesine önem veriyoruz. Hiç kimse peşinen suçlu ilan edilemez. Bu soruşturmanın sonunda iddianame ve iddianamenin kabulüyle beraber yargılama sonucunda belli olacak bir husus. O nedenle hem masumiyet karinesine önem vermemiz lazım. Hem de özellikle dosyanın içeriğini bilmeden özellikle yargıyı töhmet altında bırakacak ifadelerden kaçınmak lazım. 'Elimde belgeler var' diyor. O zaman belgeleri bekletme elinde. Belgeleri niye bekletiyorsun elinde? 'Kanıtların var' diyorsun. O zaman kanıt ilgili yargı mekanizmalarına, Hakimler Savcılar Kurulu'na ulaştırırsınız. Hukuk devletinde bunun gereği yapılır. Dolayısıyla bunu meydanlarda, miting alanlarında 'elimde belgeler var' diyerek propaganda yapmak yerine o belgeyi hiç gecikmeksizin bir dakika bile bir saniye bile Hakimler, Savcılar Kurulu'nun huzuruna getirmek lazım. Hakimler ve Savcılar Kurulu'muz bunun gereğini elbette ki yapar" diye konuştu.
‘BUNLAR SUÇSUZDUR' DİYE HEMEN SAHİP ÇIKIYOR’
Tunç, AK Parti'li belediyelere yönelik de soruşturmalar olduğunu işaret ederek, "Bir de şu dezenformasyon yapılıyor. İşte sadece CHP'li belediyelere mi soruşturma yapılıyor? Böyle bir durum yok. Son yıllarda kayıtlarımıza baktığımız zaman, 30 tane AK Parti'li belediyeyle ilgili soruşturma yapılmış. Davalar açılmış. 13 tanesi mahkum olmuş. Ama buradaki fark şu. Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi yolsuzluk iddiasıyla ilgili soruşturma başlayan belediye başkanlarına arkadaşlarına, 'Bunlar suçsuzdur' diye hemen sahip çıkıyor. Ama AK Parti'li belediyelerle ilgili 30 soruşturma, 13'ü mahkumiyetle sonuçlanmış, davası devam edenler var. Bir tek AK Parti'li yöneticinin genel başkanımızın, genel başkan vekillerimizin 'ya bizim belediye başkanımız hakkında neden soruşturma yapılıyor dediğini duydunuz mu?' O nedenle yolsuzluğun partilisi, particisi olmaz değerli arkadaşlar. Yargı eğer bir yerde tüyü bitmemiş yetimin hakkı yeniyorsa, hesabını millet adına sorar. Yapılan da budur" dedi. (DHA)
FOTOĞRAFLI