TÜRKMENİSTAN, (DHA) - ULAŞTIRMA ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, “Gelişmiş altyapımız ve kapasitemiz, küresel bağlantısallığa stratejik bir merkez kazandırmaktadır” dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türkmenistan’da düzenlenen 3’üncü Birleşmiş Milletler Denize Kıyısı Olmayan Gelişmekte Olan Ülkeler Konferansı’nda Türkiye Ulusal Beyanı’nı sundu. Bakan Uraloğlu, “3’üncü Birleşmiş Milletler Denize Çıkışı Olmayan Gelişmekte Olan Ülkeler Konferansı, denize kıyısı olmayan gelişmekte olan ülkelerin gelecek on yıldaki kalkınma gündemlerinde çok önemli bir noktayı temsil etmektedir” ifadelerini kullandı.
‘TÜRKİYE ÇOK TARAFLI EYLEME DEĞER ATFETMEKTEDİR’
Ticaret savaşlarından pandemiye, silahlı çatışmalardan insani krizlere, jeopolitik rekabetten iklim değişikliğine; bugün yerkürenin her tarafında meydana gelen bir krizle karşı karşıya olduklarını belirten Bakan Uraloğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Hiçbir ülke bu sınamaları tek başına yüklenemez ve yüklenmemeli de. Bu nedenle, Türkiye çok taraflı eyleme değer atfetmekte ve uluslararası eş güdüm ve iş birliğinin yol göstericisi olarak Birleşmiş Milletler’in merkezi rolünü kabul etmektedir.”
‘TRANSİT ÜLKELER İLE DENİZE ÇIKIŞI OLMAYAN ÜLKELER ARASINDA DAHA YAKIN İŞ BİRLİĞİ SAĞLANMALIDIR’
Son dönemdeki gelişmelerin bir kez daha ulaştırmanın ve sürdürülebilir tedarik zincirlerinin stratejik önemini ortaya koyduğunu söyleyen Bakan Uraloğlu, “Denize erişimin olmaması ticarete ek maliyetler getirmekte, ihracatçı ülkelerin kar marjlarını düşürmekte ve pazara ulaşımını da engellemektedir. Denize kıyısı olmayan gelişmekte olan ülkelerin karşılaştığı coğrafi dezavantaj yalnızca ulaştırmaya yönelik entegre, kombine ve sürdürülebilir bir yaklaşımla aşılabilir. Transit ülkeler ile denize çıkışı olmayan ülkeler arasında daha yakın iş birliği sağlanmalıdır” açıklamasını yaptı.
Asya, Avrupa ve Afrika’nın kesişiminde bulunan Türkiye’nin, çok modlu ulaştırma koridorlarına büyük önem verdiğini de dile getiren Bakan Uraloğlu, “Gelişmiş altyapımız ve kapasitemiz, küresel bağlantısallığa stratejik bir merkez kazandırmaktadır. Hazar Geçişli Doğu-Batı-Orta Koridor Girişimi küresel ticarete verimli ve etkin bir alternatif sunmaktadır” diye konuştu.
Söz konusu koridorun, Asya ve Avrupa arasında kesintisiz bağlantısallık kurmak amacıyla, Çin’den başlayıp Orta Asya ve Kafkaslardan geçerek Avrupa’ya uzandığını belirten Uraloğlu, “Hızlı ve güvenli bir güzergah olarak Orta Koridor’un etkin kullanımı denize kıyısı olmayan gelişmekte olan ülkelerin sürdürülebilir kalkınma çabalarına yüksek katkı sağlayacaktır. Ayrıca, gümrük idareleri arasında kapsamlı iş birliği ve gümrük süreçlerinin basitleştirilmesi çok daha büyük bir ticaret hacmi oluşturacaktır” dedi.
‘KİMSEYİ GERİDE BIRAKMADAN, BUGÜNÜN SAYISIZ SORUNUNU AŞMAK İÇİN ETKİN ÇOK TARAFLILIĞI UYGULAMALIYIZ’
Bakan Uraloğlu, küresel sınamaların çok katmanlı ve karmaşık olduğunu da belirterek bunlara verilen yanıtların da öyle olması gerektiğini aktardı. Uraloğlu, “Kimseyi geride bırakmadan, bugünün sayısız sorununu aşmak için etkin çok taraflılığı uygulamalıyız. Bağlantısallığın ve entegrasyonun aktif destekçisi olan Türkiye, aynı zamanda bu hedefi somut adımlarla ilerletmede de öncülük etmektedir” ifadelerini kullandı.
Haziran 2025’te İstanbul’daki Küresel Ulaştırma Koridorları Forumu’nda taahhütlerini daha da ileri götürdüklerini anlatan Bakan Uraloğlu, “Bazı Afrika ülkeleriyle ulaştırma bağlantısallığında iş birliğine dair bir Mutabakat Zaptı imzaladık. Çalışmalarımız neticeye erdiğinde hem bulunduğumuz coğrafyanın yani Orta Asya’nın Afrika’ya erişimi kolaylaşacak hem de Afrika kıtası yeni coğrafyalarla bağlanacaktır” diye konuştu.
Türkiye’nin sadece Afro-Avrasya bağlamında bağlantısallığa aracılık etmediğine dikkati çeken Bakan Uraloğlu, “Orta Asya ile Amerika kıtası arasında yer alan ticarete konu taşımalarda da transit ülke olarak aracılık etmektedir. Küresel ölçekte bağlantısallığa katkı sunacak konumu ile Türkiye’nin, buradan denize kıyısı olmayan gelişmekte olan ülkeler ile de benzer düzenlemeler üzerinde çalışmaya hazır olduğunu ilan etmekten memnuniyet duyuyorum” açıklamasında bulundu.
‘BİRLEŞMİŞ MİLLETLER TEKNOLOJİ BANKASI, EN AZ GELİŞMİŞ ÜLKELER’İN YAPISAL EKONOMİK DÖNÜŞÜMLERİNİ TEŞVİK ETME NOKTASINDA MERKEZ NOKTASI GÖREVİ ÜSTLENMEKTEDİR’
Dijital bağlantısallığın ekonomik büyümenin teşviki ve toplumların dönüşümü için temel nitelikte olduğunun altını çizen Uraloğlu, başta ‘En Az Gelişmiş Ülkeler’ olmak üzere, en kırılgan ülkeler grubunun bilim, teknoloji ve inovasyonu kullanmakta ciddi engellerle karşılaştığını bildirdi. Bakan Uraloğlu, şunları kaydetti:
“Gebze’de ev sahipliğini yaptığımız ‘En Az Gelişmiş Ülkeler için Birleşmiş Milletler Teknoloji Bankası’, ‘En Az Gelişmiş Ülkeler’in yapısal ekonomik dönüşümlerini teşvik etme noktasında ve bilim, teknoloji ve inovasyon kapasitelerini güçlendirmede bir merkez noktası görevi üstlenmektedir. Teknoloji Bankası’nın operasyonel hale gelmesi aynı zamanda 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi bağlamında bir alt hedefin ilk defa gerçekleşmesi anlamına gelmektedir.”
Denize kıyısı olmayan gelişmekte olan ülkelerin yarısının aynı zamanda ‘En Az Gelişmiş Ülke’ kategorisinde yer aldığına dikkati çeken Bakan uraloğlu, “Teknoloji Bankası’nın hizmetlerinden ve projelerinden faydalanmalarını özellikle teşvik ediyoruz. BM Teknoloji Bankası’nın denize kıyısı olmayan gelişmekte olan ülkeler için dönüştürücü bir gündemin ilerletilmesine önemli katkı sunacağı hususunda şüphe bulunmamaktadır” dedi.
Avaza Eylem Programı’nın (APoA), uluslararası camia olarak denize kıyısı olmayan gelişmekte olan ülkeler için sürdürülebilir kalkınmasına olan bağlılığı teyit eden bir yol haritası görevi görmesi gerektiğini vurgulayan Uraloğlu, Türkiye’nin ‘En Az Gelişmiş Ülkeler’ ve denize kıyısı olmayan gelişmekte olan ülkelerin sürdürülebilir kalkınma çabalarını destekleme ile daha gelişmiş bağlantısallığa yönelik güçlü bağlılığını yineledi.