Çanakkale Savaşları'nda çok sayıda tıp fakültesi öğrencisi görev yapmış / Video eklendi

Çanakkale Savaşları

Çanakkale Savaşları'nda çok sayıda tıp fakültesi öğrencisi görev yapmış / Video eklendi

Nazif Cemhan ŞEN/ÇANAKKALE, (DHA)-ÇANAKKALE Savaşları'nda çok sayıda doktor, tıp fakültesi öğrencisi, sıhhiye neferi olarak görev aldı. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Atatürk ve Çanakkale Savaşlarını Araştırma Merkezi (AÇASAM) Müdür Yardımcısı Dr. İsmail Sabah, "Belgelere baktığımız zaman stajyer olan öğrencilerin sıhhiye zabit vekili, 5'inci sınıf öğrencilerinin sıhhiye başçavuşu ve diğer öğrencilerin eczacı ve dişçi mektebindeki öğrencilerle birlikte sıhhiye çavuşu rütbesiyle görevlendirildiğini bilmekteyiz" dedi.

ÇOMÜ AÇASAM Müdür Yardımcısı Dr. İsmail Sabah, Çanakkale Savaşları'nda yaşanan zorlukların belgelere yansıdığını belirtti. 25 Nisan 1915 tarihinde Arıburnu'nda karaya çıkan Anzak Kolordusu'na karşı ilk 6 gün içerisinde 2 büyük taarruz gerçekleştirildiğini söyleyen Dr. Sabah, "Ancak arazinin güçlüğü ve düşmanın takip edilememesi nedeniyle muvaffak olunamamıştı. Arıburnu'nda Arıburnu Kuvvetleri Komutanlığı'nı yürüten Mustafa Kemal Bey, düşmanın vakit kazanarak ve kendilerini oyalayarak yeni takviye kuvvetler getirmesinden şüphelendiği için Anzak Kolordusu'na son ve kesin bir darbeyi vurmak için yeniden saldırmaya karar verir" dedi.

'ONLARI DERHAL KURŞUNA DİZELİM'

Dr. Sabah, "Tarihler 30 Nisan 1915'i gösterdiğinde gerçekleşecek taarruz için yeni bir tümen emri kaleme alır. Bu emre baktığımızda Mustafa Kemal Bey'in Çanakkale Muharebeleri'nde en çarpıcı emirlerden birini verdiğini görmekteyiz. 'İçimizde ve kumanda ettiğimiz askerlerde ikinci bir Balkan hacaletini yaşamaktansa burada ölmeyi tercih etmeyenlerin bulunacağını katiyen düşünmek istemiyorum. Şayet aramızda böyleleri olduğunu hissediyorsanız onları derhal evvela kendi ellerimizle kurşuna dizelim' diye bir emir vermiştir. Nihayet 1 Mayıs 1915 tarihinde saat 05.00'te topçu gruplarının ateşi ile birlikte taarruz başlar. Ancak tahkim edilmiş bir arazide ve makineli tüfeklerle teçhiz edilmiş Anzak siperlerinden bu taarruza karşı hemen atış başlar. O gün muharebeye giren subaylarımızın verdiği emirlere baktığımız zaman yine Çanakkale Muharebeleri'nin şiddetini yansıtan emirler verildiğini görmekteyiz. 'Vatanını seven her erkek için düşmanı perişan etmekten başka bir düşünce yoktur. Vatanını ve ırkını seven her asker beni takip etmelidir' şeklinde emirler verildiğini görmekteyiz" diye konuştu.

'SIHHİYE NEFERLERİNİN AYAKLARI ŞİŞMİŞTİ'

Taarruzun geceye kadar devam ettiğini hatırlatan Dr. Sabah, "Taarruz esnasında yaralanan askerler sabaha kadar sargı mahalline gelmeye devam etmiş ve o gece sargı mahallinde çalışan askerlerse sabaha kadar arkası kesilmeyen bu yaralıları taşımak için çalışmak zorunda kalmışlardı. Ancak vasıta eksikliği nedeniyle bu askerler Akbaş İskelesi'ne taşınamamış. Ancak 3'üncü Kolordu Baştabipliği'nden gönderilen personel ve malzeme ile birlikte bir miktar iş yoluna koyulabilmişti. Ancak o gece sabaha kadar çalışmaktan dolayı sıhhiye neferlerinin ayakları şişmişti. Aslında bu belge, Çanakkale Muharebeleri'nde ön hatta olduğu kadar cephe gerisinde de çok yoğun bir mücadelenin ve çok büyük bir fedakarlığının verildiğini göstermektedir" dedi.

'SİPERDE SAVAŞTIKLARI ŞEKLİNDE YANLIŞ BİR KANI VARDIR'

Dr. Sabah, "Bu doktorlarımız hakkında sanki piyade sınıfına mensup bir asker gibi siperde savaştıkları şeklinde yanlış bir kanı vardır. Doktorlar piyade sınıfına mensup bir asker gibi ön hatta sürülmeyip cephe gerisinde yaralanmış askerlerin tedavileriyle meşgul olmuşlardır. Doktorlarımız başta İstanbul ve muharebe sahası olmak üzere Hilal-i Ahmer Hastaneleri de dahil olmak üzere hastanelerde görevlendirilmiştir. Bunlar içerisinde tıp fakültesi öğrencileri de bulunmaktaydı. Belgelere baktığımız zaman stajyer olan öğrencilerin sıhhiye zabit vekili, 5'inci sınıf öğrencilerinin sıhhiye başçavuşu ve diğer öğrencilerin eczacı ve dişçi mektebindeki öğrencilerle birlikte sıhhiye çavuşu rütbesiyle görevlendirildiğini bilmekteyiz. 19 Nisan 1915 tarihinde Gelibolu'da açılan Hilali-i Ahmer Hastanesi'nin başhekimi olan Taha Yusuf Bey'in yazışmalarına baktığımızda; söz konusu hastanede 5'inci sınıftan 5 tane tıp fakültesi öğrencisinin hekim yardımcısı olarak görevlendirildiğini görmekteyiz. Hastanenin açıldığı gün Taha Yusuf Bey vatana hizmetin kutsiyeti hakkında bu gençlere bir konuşma yapmış ve kendilerinden büyük bir fedakarlık ve gayret beklediğini ifade ederek ancak vatanın kurtuluşuyla parlak bir geleceğe nail olacaklarını kendilerine ifade etmiştir. Aradan geçen 110 yılın sonrasında belgelere baktığımızda sadece ön hatta değil cephe gerisinde de büyük bir mücadeleyle Çanakkale Zaferi'nin kazanıldığını görmekteyiz" diye konuştu.

'9 DOKTORUMUZU ŞEHİT VERDİĞİMİZİ BİLMEKTEYİZ'

Sıhhiye neferleri ve doktorların 1 Mayıs taarruzunun olduğu gün sabaha kadar uyumayarak, yaralanan askerleri tedavi etmek için uğraştıklarını söyleyen Dr. Sabah, "Nitekim bu taarruzdan 2 gün sonra 3 Mayıs 1915 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk Çanakkale Muharebeleri'nin en dikkat çekici emirlerinden birini daha verdi ve o emir şu şekildeydi; 'Uhdemize tevdi edilen vazife-i namus ve vatanı eksiksiz yerine getirmek için bir adım dahi geri gitmek yoktur. Bu esnada uyku ve istirahat aramanın bu istirahatten yalnız bizim değil bütün milletimizin ebediyen mahrum kalmasına sebebiyet verebileceğini hepinizi hatırlatırım' demişti. Çanakkale Muharebeleri'ne baktığımızda muharebeler boyunca 9 doktorumuzu şehit verdiğimizi bilmekteyiz. Bunlardan 2 tanesi ateş hattında yaralılara müdahale ederken şehit olmuşlardır. Çanakkale Muharebeleri'nin 110'uncu yılı ve Tıp Bayramı vesilesiyle başta Çanakkale Muharebeleri'nde şehit olan doktorlarımız olmak üzere vazifesi başında şehit olan tüm doktorlarımızı da rahmet ve minnetle yad ederim" dedi. (DHA)

FOTOĞRAFLI



Cuma 20.3 ° / 7.4 °
Cumartesi 22.4 ° / 9.9 °
Pazar 23.7 ° / 10.6 °
Aksaray nöbetçi eczaneleri