Soner AYDIN-Mustafa ERCAN/MERSİN, (DHA)- KAHRAMANMARAŞ merkezli depremlerde Hatay'da yakınlarını kaybeden ve evi yıkılan müzik eğitmeni Cansu Daloğlu Aytaç (41), yerleştiği Mersin'de hem yeni hayatını kurdu hem de açtığı müzik okuluyla çocukların ve kadınların depremin izlerini silmesi için çalışıyor.
Hatay'da müzik öğretmenliği yapan 2 çocuk annesi Cansu Daloğlu Aytaç, 6 Şubat depremlerinden ardından eşiyle birlikte Mersin'e yerleşti. Burada müzik okulu açan Daloğlu, yeni bir hayat kurarken Hatay'ı ve Hataylı depremzede çocukları unutmadı. Yardımseverlerin desteğiyle Antakya’nın bir köyünde kadınlar ve çocuklar için bir yaşam merkezi kuran Daloğlu, Mersin'deki müzik okulunun gelirlerinin bir bölümüyle desteklemeye çalışıyor.
Deprem günü şans eseri Mersin'de olduklarını, Hatay'da yaşadıkları evin çöktüğünü kaydeden Daloğlu, "Depremden sonra hayat tamamen değişti. Orada artık herhangi bir şey yok. Ailemiz yok, arkadaşlarımız yok, öğrencilerimiz yok, evlerimiz yok, iş yerlerimiz yok. Bir sürü eksik var ama bunları mücadele etmemiz için engel değil. Deprem sonrası Mersin'e kalıcı olarak yerleşen insanlardan bir tanesiyim. Ama hala bir ayağım Antakya'da. Haftanın birkaç gününü orada geçiriyorum. Kötü günlerdi. Bu süreçte en fazla çocuklar etkilendi. Biz yetişkinler bir şekilde ayakta durabiliyoruz ama onların yaralarını tedavi edebilmek için bizlere, sanata ve sanatın gücüne ihtiyaçları var. Buna inandığım için bir mücadele içerisindeyim" dedi.
‘ÇOCUKLAR YAŞAMA TUTUNDU’
Çocukların sanattan eğitime her türlü materyale ücretsiz ulaşabildiğini kaydeden Daloğlu, “Ronya Sanat Kooperatifi henüz çok genç. Deprem sonrasında benimle bu sürece dahil olan arkadaşlarımla birlikte bir kolektif sanat platformu. Bu sanat mücadelemize Mersin'e hayatlarımızı idame ettirmek için devam ediyoruz. Bir yandan da burada farklı şehirlerde yaptığımız çalışmalarla Hatay'da yürüttüğümüz çalışmalara destek sağlamaya çalışıyoruz. Hatay'da sokaklarda, parklarda başlayan serüven vardı. 2 yılın sonunda kalıcı bir yapıya dönüşebildik. Şimdi Defne'nin Aknehir köyünde bir yaşam istasyonumuz var. Çocukların sanat eğitimlerinin yanı sıra üniversiteye hazırlık, liseye hazırlık derslerini aldıkları bir yaşam istasyonu. Çocukların yaşama tutunabildiği, geri kalan hayatlarını umutla yaşayabildiği bir yaşam istasyonu kurduk. Öğrencilerimizin tamamı her şeye ücretsiz ulaşabiliyorlar. Bizler burada çalışarak orayı finanse etmeye çalışıyoruz. Çocukların kaygılarının tetiklenmemesi için uğraşıyorum. Resim çizerken, boyama yaparken kullandığımız doneler çok önemli. Sürecin en başında sadece boş kağıtlar kullandık. Kalemler vererek boş kağıda resimler yapmalarını rica etmiştim. Müzik aletlerimiz olmadığı için kendimiz müzik aleti oluşturduk. Etraftaki boş şişeleri, tahtaları müzik aleti yaptık. En çok neyi özledilerse onun üzerine besteler yaptık. Bu iş artık yavaş yavaş bir tedaviden çıkıp sanatsal bir boyut kazanmaya başlayınca bizim için her şey daha renkli olmaya başladı” diye konuştu.
‘SANATLA İYİLEŞTİK’
Depremin ardından sanatın hem kendisinin hem de dokunduğu insanları hayat bağladığını aktaran Daloğlu, “Bu depremle birlikte hayatta hiçbir şeyin öneminin olmadığını tecrübe ettik. Hiçbir evin, hiçbir arabanın değeri yokmuş. Ama dedim ki iyi ki ben şarkı söyleyebiliyormuşum, iyi ki piyano çalabiliyormuşum. Sanatla iyileştik, bizi hayata bağlayan şey sanat oldu” ifadesini kullandı. (DHA)
FOTOĞRAFLI