İSTANBUL, (DHA) - ENDOKRİNOLOJİ ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Dilek Yazıcı, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü’nde hastalık farkındalığının önemine dikkat çekerek, diyabetle ilgili merak edilenleri anlattı.
Dünyada her 11 kişiden 1’nin diyabet hastası olduğunu hatta bu hastalığa sahip her 2 kişiden 1’nin de bu hastalığa sahip olduğunu bilmediklerini dile getiren Prof. Dr. Dilek Yazıcı, “Türkiye’de diyabetin görülme sıklığı yüzde 14,5. Dünyada diyabetli erişkin sayısının 2019’da 463 milyon kişiyken, 2030’da 578 milyon ve 2045’te 700 milyon olması bekleniyor. Bu küresel ve ciddi bir sağlık sorunu” dedi.
Prof. Dr. Dilek Yazıcı, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü’nde yaptığı açıklamalarla, hastalığa dair pek çok ilginç noktaya dikkat çekti.
'DÜNYADA SAĞLIK MASRAFLARININ YÜZDE 12’Sİ DİYABET KAYNAKLI'
Prof. Dr. Yazıcı, diyabet hastalığı ile ilgili olarak, “Tanı koyması basit olan ancak çok fazla ihmal edilen bir hastalık. Tanı ve tedavinin gecikmesi hem kişiye hem de devlete ciddi bir hastalık yükü oluşturuyor. Diyabet ile beraber komplikasyonlarının da artması kişiye, topluma ve devlete maddi manevi çok fazla zarar veriyor. Dünyada sağlık masraflarının yüzde 12’si sadece diyabet ve onun yarattığı komplikasyonlardan kaynaklanıyor, bu da diyabetin tahmin edilenden çok daha fazla önem verilmesi gereken bir hastalık olduğunu bize gösteriyor” açıklamasını yaptı.
'DİYABET BAŞLANGIÇTA FARK ETMEKSİZİN SİNSİCE İLERLİYOR'
Tip 2 dediğimiz genelde 35 yaşından sonra ortaya çıkan diyabet hastalığının genellikle sinsi başlangıçlı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yazıcı sözlerine şöyle devam etti:
“Pek çok hastada başlangıçta hiçbir şikayet yoktur. Bazı hastalar ise bulanık görme, el ve ayaklarda uyuşma ve karıncalanma, ayak ağrıları, tekrarlayan mantar enfeksiyonları veya yara iyileşmesinde gecikme nedeniyle başvurabiliyor. Hastada çok su içme, çok idrara çıkma ve kilo kaybı gibi şikayetler varsa kişinin hiç vakit geçirmeden kan şekerini ölçtürmesi gerekiyor. Bu şikayetler daha çok Tip 1 diyabet dediğimiz daha genç yaşın diyabetinde görülse de Tip 2 diyabette de daha az sıklıkta görülebiliyor. Erken tanı ve tedaviyle, diyabetin komplikasyonları uzun süreli olarak engellenmiş oluyor ve hem kişisel hem de toplumsal sağlık masrafları da ciddi derecede azalıyor.”
Prof. Dr. Yazıcı, “Diyabet riski taşıyan kişilerin düzenli olarak kan şekerlerini ölçtürmeleri gerekiyor. Risk faktörlerinden hiçbiri yoksa 35 yaşın üstünde bir kere ölçtürmek ve sonra 3 yılda bir tekrar etmek yeterli oluyor. Eğer kişi fazla kilolu veya obeziteliyse, ve en az bir risk faktörü varsa kan şekerine bakmak gerekli oluyor” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Yazıcı, diyabet için risk faktörlerini şöyle sıraladı:
Yaş: Kırk yaşın üzerinde olmak tip 2 diyabet için risk oluşturuyor. Fakat günümüzde, kilo fazlalığı ve obezite arttıkça çocuk ve adolesanlar da önemli ölçüde etkilemekte. Yaşlandıkça, tip 2 diyabet riski artıyor.
Obezite: Tip 2 diyabetli kişilerin yüzden 80’inden fazlası kiloludur. Ne kadar kilolu olursanız o kadar yüksek diyabet riski taşırsınız.
Diyabete İlişkin Aile Hikayesi: Araştırmalar, birinci derecede akrabalarda diyabet hikayesi var ise kişilerin daha fazla risk altında olduğunu göstermiştir.
Hareketsiz Yaşam: Aktif bir hayat sürdürmeyen kişilerin, tip 2 diyabet geliştirme riski artmıştır. Ne kadar az egzersiz yaparsanız diyabet gelişme olasılığınız da o kadar artar.
Polikistik Over Sendromu: Adet düzensizliği, tüylenme veya sivilcelenme artışıyla giden bir problem olan Polikistik Over sendromu olanlarda da Tip 2 diyabet riski artıyor.
Tansiyon yüksekliği: Tansiyon yüksekliği hastalığı da Tip 2 diyabet riskini artıyor.
Kolesterol yüksekliği: Kan yağlarında yükseklik olan kişilerde de Tip 2 diyabet riski artıyor.
Kalp damar hastalıkları: Kalp krizi veya inme geçirmek de Tip 2 diyabet riskini artıran durumlar.
Bazı ilaçların kullanımı: Kortizon, veya psikoz tedavisinde kullanılan bazı ilaçların kullanımıyla şeker hastalığı ortaya çıkabilir. Dolayısıyla böyle bir ilaç kullanıyorsanız, kan şekeriniz kontrol edilmelidir.
‘Gizli şeker’ veya ‘Pre-Diyabet’ durumu: Sağlıklı bir kişinin kan şekeri değerleri açlıkta 80-100 mg/dl arasındadır. Açlıkta 100-126 mg/dl arasında bulunan kan şekeri değerleri ise normalin üzerindedir ve önlem alınmazsa gelecekte diyabet ortaya çıkma riskinin yüksek olduğunu gösterir. Bunun yanında şeker yükleme testi sırasında 2. saatte kan şekeriniz 140-199mg/dL arasındaysa veya HbA1c denilen kanınızın son 3 aydaki şekerlerlenme miktarını gösteren değer 5.7 ile 6.4 arasındaysa, gizli şekeriniz var diyebiliriz. Bu durumlarda da şeker hastalığı riskiniz artmıştır ve yılda bir kan şekerinize baktırmalısınız.
Hamilelik Sırasında Diyabet: Bazı kadınlarda, hamilelikleri sırasında ‘gebelik diyabeti’ adıyla bilinen geçici bir diyabet tipi oluşuyor. Gebelik diyabeti tüm hamileliklerin yüzde 2-5’inde gelişiyor. Fakat genellikle, hamilelik sonlandığında kayboluyor. Ama bununla birlikte, gebelik diyabeti olan veya 4 kg veya daha büyük bebek dünyaya getiren kadınlarda, yaşamlarında daha geç bir dönemde, Tip 2 diyabet gelişme riski daha fazladır. Bu kişilerin de 3 yılda bir kan şekerine baktırması gerekir.
'SANILANIN AKSİNE GENETİK ETKENLER TİP 2 DİYABETE DAHA AĞIRLIKLI SEBEP'
“Türkiye’de paketli gıda, fast-food, basit karbohidrat tüketiminin yaygın olması, teknolojinin gelişmesiyle beraber hareketsiz yaşamda artış gibi sebepler obezite ve ilişkili olarak diyabet, hipertansiyon ve diğer kronik hastalıklarda ciddi artışa sebep oluyor“ diyen Prof. Dr. Dilek Yazıcı “Diyabetin Tip 1 ve Tip 2 olmak üzere iki ana türü bulunuyor. Bunun yanında belirli pankreas hastalıkları veya ilaçların neden olduğu diyabet ve gebelik diyabeti de şeker hastalığının diğer türleri. Düzensiz beslenme, hareketsiz yaşam, yukarıda bahsettiğimiz risk faktörleri Tip 1 diyabetten ziyade Tip 2 diyabete neden olabiliyor” dedi.
'FARKINDALIK GÜNLERİ TOPLUM SAĞLIĞI AÇISINDAN SON DERECE ÖNEMLİ'
14 Kasım Dünya Diyabet Günü’nün önemine de değinen Prof. Dr. Yazıcı “Bu tarz günler sayesinde kişiler kendilerini ve çevrelerini daha iyi gözlemleyebilir ve mevcut şikayetler ya da belirtilerin farkına varıp sağlık çalışanlarına yönlenebilirler veya çevrelerindekileri yönlendirebilirler. Düzenli ve sağlıklı beslenme, hareketli bir yaşamı benimseme, diyabetten korunmanın yollarıdır. Sağlıklı beslenme seçeneklerinin tercihi sağlık okuryazarlığının artması ile mümkün olur. Kan şekeri düzeyini daha geç ve daha yavaş yükselten, diğer bir ifade ile glisemik indeksi düşük olan karbohidratlar, sebze, meyve, posalı yiyecekler ve kuru baklagiller gibi besinlerin tercih edilmesi, sağlıklı ölçüde protein tüketimi kan şekeri kontrolünü kolaylaştırır. Kişisel beslenme önerileri için bir diyetisyene başvurulabilir” diye konuştu.
Prof. Dr. Yazıcı son olarak şu ifadeleri kullandı:
“Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) güncel önerilerine göre 18 ila 65 yaşındaki yetişkinler haftada en az 150 dakika orta yoğunlukta hareket etmeli. Bu şekilde hareket yapmanın sağlık açısından ilave yararlar sağlayacağı da biliniyor. Örneğin; bisiklet sürmek, tempolu yürüyüş yapmak, koşu yapmak veya yüzmek gibi spor aktiviteleri günlük hayatta alışkanlık haline geldiğinde fark yaratıyor.
“Diyabetli bireylerin, hayat tarzı değişiklikleri yanında gerektiğinde ilaç (hap ve/veya insülin) tedavilerini düzenli kullanmaları da çok önemli. Bunun yanında kendi kendilerine kan şekeri takibi yapmak şeker düzeyleri ile ilgili farkındalıklarını artıracaktır. Bunun yanında da en önemli unsur düzenli hekim kontrollerine gitmeleridir.
“Artık yeni teknolojiler ve yeni tedavi seçenekleri sayesinde diyabet tedavisinde çok daha iyiye gidiliyor. Ama bununla beraber dünyada ve ülkemizde diyabetli birey sayısı her geçen gün daha da artıyor. Bu yüzden önce sağlık okuryazarlığı artırılmalı. Bilinçli gıda seçimleri yapılmalı, beslenme ve hareket önerilerine uyulmalı, kan şekeri takibi yapılmalı, gerekiyorsa diyabete yönelik tedaviler aksatılmadan kullanılmalı ve düzenli hekim takibinde olunmalıdır. “