Fatih Erbakan: Öcalan ‘silah bırakın’ çağrısı yapacaksa, İmralı’dan yapması uygun olacaktır (2)

‘YENİDEN REFAH PARTİMİZ, TÜRKİYE’NİN 3’ÜNCÜ BÜYÜK PARTİSİ OLMUŞTUR’

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, partisinin Diyarbakır Yenişehir ilçesindeki Selahaddin Eyyubi Camii ve Külliyesi’ndeki konferans salonunda düzenlenen 3’üncü İl Kongresi'ne katıldı. Mevcut başkan Ali Erdem’in tekrar başkan seçildiği kongrede konuşan Erbakan, partisinin Türkiye’nin üye sayısı bakımından 3’üncü büyük partisi olduğunu ifade ederek, “6 yıl önce Yeniden Refah Partimizi kurarken, milletimize müjde vermiştik. ‘Artık umut var, artık çare var, artık Yeniden Refah var’ demiştik. Milletimiz de bu çağrımıza kulak verdi. Bugüne kadar girmiş olduğumuz iki seçimde elde ettiğimiz başarı bunun en önemli göstergesidir. Yeniden Refah Partimiz, arasında sadece 10 ay olan iki seçimden oylarını yüzde 100’ün üzerinde bir oranla artırarak çıkmıştır. Türkiye’nin 3’üncü büyük partisi olmuştur. Üye sayısı bakımından da hızla büyüyen partimiz, 610 bin üye sayısına ulaşarak Türkiye’nin üye sayısı bakımından da 3’üncü büyük partisi haline gelmiştir” dedi.

‘ÇALIŞANLARI DEĞİL, PATRONLARI DÜŞÜNÜYORLAR’

Açıklanan asgari ücretin 35 bin TL olması gerektiğini ifade eden Erbakan, “Asgari ücret tam bir felaket, daha şimdiden açlık sınırı altındadır. Açlık ve sefalet ücreti, açlık sınırı şimdiden 22 bin lira oldu zaten. Millete verecek bir şeyleri kalmadığının ispatıdır. Türk-İş Başkanı da bu adaletsizliğe haklı olarak isyan etti. Çalışanları değil, patronları düşünüyorlar. Ezilenlere değil, imtiyazlılara öncelik veriyorlar. 35 bin TL olmalıydı. Sayın Cumhurbaşkanı, bunu söylediğimiz zaman, ‘Oh ne güzel, kim ne veriyorsa 5 bin lira fazlası benden muhalefeti yapıyorsunuz’ diyor ama gerçek öyle değil. Biz Yeniden Refah Partisi olarak 35 bin lira derken bir hesaba dayalı olarak söylüyoruz. Enflasyon oranını katalım. Vergi, harç ve cezalara yapılan zam oranı, Yüzde 44. 2025’te bunlara zam yaptınız. Demek ki enflasyon yüzde 44 seviyesinde olacak. Bunu eklediğiniz zaman asgari ücret 24 bin küsur oluyor. Bu yetmez, neden? Adaletin yerine gelmesi için büyümeden pay vermeniz lazım ücretli kesime. Türkiye 2022’den bu yana büyüyor. Türkiye büyüdü, işveren büyüdü, ekonomi büyüdü ama enflasyonun yanında bir de bu büyümeden olan pay asgari ücretliye verilmedi. Bu pay da ilave edildiği zaman 24 bin lira oluyor. Peki, neden 35 bin diyoruz? Yoksulluk sınırının 70 bin lira olduğu ülkede bir asgari ücret 35 bin olsun. Bir eve 2 asgari ücret girerse en azından yoksulluk sınırında bir gelirleri olsun. En azından temel ihtiyaçlarını kimseye muhtaç olmadan karşılasınlar, yoksul olmaktan kurtulsunlar. 2 asgari ücret bir eve girdiği zaman. İşte bu hesaba dayanarak 35 bin olsun diyoruz. Ama nerde? Onlar imkanları özel uçak ve helikopter kiralarına vermekle meşgul. 2018’de kamu kesiminin özel uçak ve helikopter kirasına verdiği para 280 milyon liraydı. Peki, 2023’e gelince ne oldu? 5.6 milyar liraya fırladı. Makam araçlarından, eskort araçlarından, koruma araçlarından bahsetmiyorum. Kara araçlarından bahsetmiyorum. Artık onları aştılar. Özel uçaklarla, helikopterlerle geziyorlar. Bunlara kamunun ödediği para 5 senede 20 misli arttı. Yıllık neredeyse 6 milyar lira özel uçaklara, özel helikopterlere kira bedeli ödüyorlar. Ama millete gelince, millet maalesef umurlarında değil” diye konuştu.

‘MİLYONLARCA GENCİMİZİN MÜLAKATLARLA, TORPİLLE, ÇİFTE STANDARTLA, ADAM KAYIRMAYLA HAKKINA GİRDİLER’

Almanya’ya iltica başvurularında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının birinci sırada olduğunu belirten Erbakan, şöyle konuştu:

“Yıllar önce iktidara gelirken ‘herkese iş, herkese aş sağlayacağız’ dediler. Ama kendilerine yakın olanlar dışında kimseye iş ve aş sağlamadılar. Diyarbakırlı kardeşlerim bunun çok iyi farkındalar. Bugün 15- 20 yaş arası gençlerimizden 4 tanesi ne okuyor ne de çalışıyor. Neden böyle? İşe yaramayan diplomalar. Kalitesiz bir eğitim. ‘Okulu bitirsem, diploma alsam bir istihdam imkanı yok. İstihdam imkanı olsa bile, bir işe girse bile aldığı para açlık sınırının altında’ diyorlar. Böyle olunca bu gençler ne okuyor ne çalışıyor. ‘Okusam ne olacak, diplomam olsa ne olacak, yeterliliğim olsa ne olacak’ diyor. ‘Mülakatta eleneceğim’ diyor. ‘İktidara yakın bir dayım, amcam olmazsa, imtiyazlılara yakın olmazsam, iktidara yakın olmazsam, torpilim olmazsa hiçbir yere gelemem hiçbir şey olamam. Öyleyse boşuna okumayım boşuna çalışmayayım’ diyor. Bugün mühendislerimiz, mimarlarımız, öğretmenlerimiz benzinliklerde pompacılık yapıyor veya süper marketlerde çalışıyor. Milyonlarca gencimizin mülakatlarla, torpille, çifte standartla, adam kayırmayla hakkına girdiler. Akrabacılıkla, hemşericilikle milyonlarca zeki, başarılı, donanımlı gencimizin hayallerini yıktılar, bunalıma sürüklediler. Ve şimdi o gençlerimiz de akın akın yurt dışına gitmenin peşindeler. Bakın Almanya’ya iltica başvuruları bakımından Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları birinci sıraya geldi. Suriye ve Afganistan vatandaşlarından daha fazla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Almanya’ya iltica etmek için sıraya giriyor. Bu bile başlı başına bizler açısından ne kadar acı bir tablodur.”

Selim KAYA-Özcan ARGİN/DİYARBAKIR,(DHA)

FOTOĞRAFLI