Tuğçe SEZER ODABAŞI-Ataberk KURT/İSTANBUL, (DHA) - CHP'nin Sarıyer'deki binasını Genel Başkan Özgür Özel'in çalışma ofisine çevirmesinin ardından ilk ziyareti DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan gerçekleştirdi.
Cumhuriyet Halk Partisi tarafından 2 Eylül'de İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından alınan Özgür Çelik ve yönetiminin görevden alınması kararının ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in çalışma ofisine çevrilen binaya ilk ziyaret DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan tarafından gerçekleştirildi. Binaya, "CHP Genel Başkanlık İstanbul Çalışma Ofisi" yazılı tabela asıldığı görüldü. Yaklaşık 1 saat süren ziyaretin ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan bina önündeki basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
‘BABA EVİNİ SAVUNUN DEDİK’
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Benim buraya gelmemden 2 saat öncesine, ziyaretten 2 buçuk saat öncesine kadar bu binanın her odasında polisler vardı. Binamız İçişleri Bakanı’nın emri, valiliğin tatbikiyle, emniyetin tatbikiyle işgal altındaydı. Binlerce, on binlerce bariyerle, kilometrelerce bir ablukaya alındı. Partisinden ihraç edilmiş bir kayyum, partisine karşı suç işlemiş 30 kişiyle birlikte, topluma karşı suç işlemiş 30 kişiyle birlikte buraya girebilsin diye. Biz buna karşı, 'Baba evini savunun' dedik. Baba evinin kapılarını kapadılar diye arkadaşlarımız sokakta kaldı. Bugün Sayın Bahçeli’nin ifadelerinde 'Sokakları mı karıştıracaksınız?' sözleri var. Erdoğan, 'Kimsenin sokağa karıştırmasına izin vermeyiz' diyor. Bizim niyetimiz sokağı karıştırmak falan değil. Haneye tecavüze mani olmak. Burada kimsenin burnunu kanatmadık, ama buradaki direnişin hukuktaki ve vicdandaki adı meşru müdafaadır. Bina zaten Cumhuriyet Halk Partisi’ne kayıtlı. Binamızın tapusu bizde, tapusu genel merkezde. İlin tapusu yok. İçişleri Bakanı'nın talimatıyla adres değişikliğini sisteme girmiyorlar. Girseler, burada bizim genel merkezin 'Olmasın' dediği kimse olmaz. Polisin gelip, onu çıkarması lazım. Başta polisin dışarı çıkması lazım. Hepsi vatan evladı, hepsine saygımız, sevgimiz sonsuz, ama burada hukuksuz bir işgale ve anayasal bir suça alet ediliyorlar. Neyse ki bugün işgal filan sonlandı. Umuyoruz ki ilerleyen saatlerde de gerekli düzenlemeler yapılarak binanın Cumhuriyet Halk Partisi’nin genel merkez çalışma ofisi olduğu valilik kayıtlarına da girilerek sorun çözülecek" dedi.
'DEMOKRASİNİN DURDUĞU YERDE HAYAT DURMAZ MI?'
Özel konuşmasının devamında, "Sayın Bahçeli’nin bugün yaptığı açıklamalarda, 'Cumhuriyet Halk Partisi hayatı durduracak barışçıl eylemler' şeklinde bir paragraf var. Bize, 'Genel merkezinize kayyum atanırsa ne yaparsınız?' diyor. Ben de, 'Hayatı durdururuz' dedim. Demokrasinin durduğu yerde hayat durmaz mı? İşte bugün Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi karar verdi. Bakın, o mahkeme 4 ay önce açıldı. Buradaki 15 gün önce açılmış. Birinci kural, aynı konuda iki dava varsa ilk açılanda birleştirilir. Zaten İstanbul’da olması mümkün değil, Ankara’ya yollaması lazım. Bu hukuk yolu tüketildi ve mahkeme kesin karar verdi. Şimdi olması gereken, biz kararı İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gönderiyoruz. Karar olduğu için olması gereken tedbirin ortadan kalkmasıdır. Çünkü tedbir, karara kadar konulan bir tedbirdir. Orada bir mahkeme kararı var. Buna ayak sürüyüp de siciline bu kara lekeyi gencecik yaşında yine mi yazacak hakim? Onu öyle göreceğiz. Göreceğiz bakalım ne yapacağını. 'Evimi taşıdım' diyorum, 'Taşıyamazsın' diyor. 'Kiracıyı çıkardım, ben oturacağım' diyorum, 'Oturamazsın' diyor. Yahu sen işlemi yap, itirazı olan varsa gidecek mahkemeye. Bundan sonra da il başkanımız Özgür Çelik'le birlikte, il yöneticilerimizle birlikte hem il başkanlığımızda hem buradaki ofisimizde görevimizi yapmaya devam edeceğiz. Son sözüm şudur. Bu bina İstanbul İl Başkanlığı ise, bu binaya niye vatandaş üye olmak için kayda gelemiyor? Bu bina il başkanlığı değilse, bizim çalışma ofisimiz. Bu binada sizin ne işiniz var? Bana sormadan evime nasıl giriyorsunuz? Evime nasıl zorunlu ikamet veriyorsunuz birileri için? 'Bu, burada duracak' diyor. O yüzden İçişleri Bakanlığı bu soruya yanıt veremez. Bu çelişkiyi sürdüremez. Tarihe bu utançla geçemez" dedi.
'BU SADECE BİR NEZAKET ZİYARETİ DEĞİL'
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncay Bakırhan ise, "Bu sadece bir nezaket ziyareti değil, öncelikle bunu belirtmek istiyorum. Bu, hukuksuzluğa, anti-demokratik uygulamalara karşı aslında ortak bir irade göstermenin de ziyaretidir. Bu topraklar hepimizindir. Bu topraklar üzerinde demokrasi olmasını istiyoruz. Adalet olmasını istiyoruz. Seçilmiş iradenin bu ülkeyi yönetmesini istiyoruz. Dışarıdan yargı eliyle bu iradeye müdahale edilmemesi gerektiğini belirtmek istiyoruz. Demokratik olmayan bir rejim belki bugün Cumhuriyet Halk Partisi için bir risk oluşturuyor, ama yarın bu biçimde devam eden bir rejim AK Parti için de bir risk oluşturacaktır. Sonraki gün başka bir parti, başka seçilmişler için de bir risk oluşturacaktır. Bizler DEM Parti olarak demokratik bir rejimin inşasının mücadelesini veriyoruz. 86 milyon için risk olan bu yaklaşımların, bu anlayışların bir an önce ortadan kaldırılması gerektiğini bir kez daha belirtmek istiyoruz. Bir süreç yürüyor. Bir taraftan 'Barış süreci' diyoruz ama anti-demokratik uygulamalarla bu süreç tıkanmaya çalışılıyor. Demokrasi ile barış birbirinden ayrılmaz iki bütündür. Birisi, diğeri olmadan yürüyemez. Dolayısıyla barışın tartışıldığı bir süreçte bütün anti-demokratik uygulamalar bir tıkaç rolü oynayacaktır. Artık bu anlayıştan bu tıkaçları ortadan kaldırmaktan başka bir şansımız yoktur" dedi. (DHA)