Canan İLARSLAN - Mehmet ALA- İsa ALMAÇAYIR / İSTANBUL, (DHA)- AK Parti Üsküdar İl Başkanlığı'nda konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Netanyahu Hükümetinin katliamları, soykırım siyaseti bütün acımasızlığıyla, insanlık tarihinin görmediği bir zulümle devam ediyor. Bu kuşkusuz bütün artık kuruluşların kabul ettiği gibi, bütün bu meseleye mesafeli yaklaşanların bile kabul ettiği gibi açık bir soykırım suçudur, insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Netanyahu denilen katil ve onun şebekesinin insanlığa karşı suç işlemekten ve soykırım suçundan dolayı muhakkak yargılanması ve gereken cezayı alması gerekir" dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, 'Türkiye Yüzyılı Buluşmaları' kapsamında AK Parti Üsküdar İlçe Başkanlığını ziyaret etti. Ömer Çelik'e Milletvekilleri Ayşe Böhürler, Veysal Tipioğlu, AK Parti MKYK üyesi Sadullah Selman, AK Parti Üsküdar İlçe Başkanı Taha Sarıcaoğlu, AK Parti Üsküdar İlçe Kadın Kolları Başkanı Elif Kızıldağ ve partililer eşlik etti.
'FİLİSTİN'İN TANINMASI SOYKIRIM ŞEBEKESİNE VERİLMİŞ EN GÜÇLÜ CEVAPLARDANDIR'
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Birleşmiş Milletler Genel Kurulu vesilesiyle hepimizin gördüğü gibi dünyanın en önemli gündemi Gazze konusundaki gelişmeler. Burada tabii iki yönlü bir yandan yüreğimizi kanatan Netanyahu Hükümetinin katliamları, soykırım siyaseti bütün acımasızlığıyla, insanlık tarihinin görmediği bir zulümle devam ediyor. Bu kuşkusuz bütün artık kuruluşların kabul ettiği gibi, bütün bu meseleye mesafeli yaklaşanların bile kabul ettiği gibi açık bir soykırım suçudur, insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Netanyahu denilen katil ve onun şebekesinin insanlığa karşı suç işlemekten ve soykırım suçundan dolayı muhakkak yargılanması ve gereken cezayı alması gerekir. İnsanlık haysiyeti için, insanlık değerleri için, insanlığın medeniyet kazanımlarının korunması için bu alçaklığın mutlaka cezalandırılmasından başka bir yol yoktur. Katliamların bu şekilde devam etmesinin neticesi sonucunda ortaya çıkan tablo şunu gösteriyor ki: Netanyahu denilen katil ve onun şebekesinin durdurulması için çok yönlü bir inisiyatifin oluşturulması gerekiyor. Bu inisiyatif bu Netanyahu denilen katilin ve şebekesinin bu şekilde durdurulması mümkün olmazsa insanlığa karşı işlenen suçlar ve soykırım suçları maalesef artarak devam edecek. Filistin devletinin tanınması soykırım şebekesine karşı verilmiş en güçlü cevaplardan bir tanesidir" dedi.
'NETANYAHU HÜKÜMETİNİN KAFASINDA FİLİSTİNLİLER DİYE BİR KAVRAM YOK'
Ömer Çelik, “İsrail'in, 'Filistin devleti tanınırsa bu çözüm gerçekleşmez' şeklinde bir tezi vardı. Birçok devlet de bu teze atıf yaparak bugün Filistin devleti tanırsak yarın bir gün iki devletli çözüm konusunda İsrail'i başka bir noktaya sürükleriz gibisinden bir yaklaşım içerisine giriyordu. Ama görüldü ki, İsrail'in kafasında iki devletli bir çözüm yok. Tam tersine İsrail'in Netanyahu Hükümetinin kafasında Filistinliler diye bir kavram yok. Hepsini öldürülmesi gereken, çocukluktan itibaren soykırıma uğratılması gereken insanlar olarak görüyorlar, daha doğrusu kendilerinden başkasını insan görmüyorlar. Böylesine hastalıklı ve son derece sağlıksız, son derece hastalıklı ve katliam zihniyetiyle dolu bir yapı. Onun için geçmişte Filistin devletinin tanınmasını iki devletli çözüme zarar vermek adına erteleyenlerin söylediklerinin ne kadar boş olduğu ortaya çıkmıştır. Bugün Filistin devletinin tanınması soykırım şebekesine verilmiş güçlü sembolik de olsa güçlü bir cevaptır. Tabii bunun arkasından Filistin devletinin tanınmasının arkasından gelmesi gereken şey soykırım şebekesinin Netanyahu katilinin ve ekibinin durdurulması için somut eylemlerin hayata geçmesidir" ifadelerini kullandı.
'FİLİSTİN MESELESİ ARTIK DÜNYAYA MAL OLMUŞ BİR MESELEDİR'
Ömer Çelik, “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi bazı devletler Filistin'i tanırken, başka devletlerse bu sürece karşı bir tutum sergiliyorlar. Bu da bir kere daha Cumhurbaşkanımızın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde ve Birleşmiş Milletlerin tamamının yapısında bir reform yapılması gerektiğine dair çağrısının ne kadar sağlam bir zemine oturduğunu, ne kadar esaslı bir yaklaşım olduğunu göstermektedir. Filistin meselesi Cumhurbaşkanımızın Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda da söylediği gibi artık dünyaya mal olmuş bir dünya meselesidir, insanlığın geleceğiyle ilgili bir meseledir. Cumhuriyet tarihinde ilk defa Cumhurbaşkanımız Filistin davasını bizim milli davamız olarak tanımlamıştır. Cumhurbaşkanımız Filistin davasını milli davamız olarak tanımladığında içimizden yine bazıları muhalefet yapmak adına Filistin davası niye bizim milli davamız oluyor gibisinden birtakım laflar üretmişlerdi hiçbir şekilde insanlıkla ve siyasetle bağdaşmayan. Hatta maalesef bazıları son derece faşist bir yaklaşım sergileyerek Filistin davası bizim davamız değil, Arapların davasıdır gibisinden ırkçı yaklaşımlar da üretmişlerdi. Ama bugün insanlığın kalbi Gazze'de atıyor, Filistin davası bir insanlık davasıdır, Filistin davası dünyanın davasıdır. Onun için bunun ilk olarak milli dava olarak tanımlanmasının aslında insanlık davasının tanımlanmasına dönük nasıl bir işaret fişeği olduğu, nasıl bir yol haritası olduğu net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Bundan sonrasında Filistin devletini tanıyanların ortak iradeyle, ortak eylem planı gerçekleştirmesi ve Gazze'deki bu katliamı durdurması. İkincisi de, bu katliam şebekesinin Batı Şeria'yı da içine alan yeni birtakım insanlık suçlarını işlemeye dönük hazırlıklarının ortadan kaldırılması bakımından son derece önemli olacaktır" dedi.
'MESELELERE BAKARKEN BİR MİLLİ GÖZLÜĞÜNÜZ YOK MU?'
Ömer Çelik, “Yabancı bir siyasetçinin sözünü, Cumhurbaşkanımızın ve diğerlerinin söylediğinin dediği esas değilmiş, esasında başka bir durum varmış bunun arkasında diyerekten esas alıyorsunuz ve tutuyorsunuz bir eleştiri getiriyorsunuz. Biz diyoruz ki, eleştiriniz varsa bunu dinleyelim ve cevabını verelim. Ama başkalarının siyasi uydusu gibi siyasi misyonerlik faaliyeti üretmeyin. Tutuyor yabancı bir siyasetçi diyor ki Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve Türkiye'nin yaptığının arkasında şöyle bir şey var, onlar da diyor ki bakın arkasında böyle bir şey varmış. Böyle bir şey olabilir mi, sizin bir fikriniz, sizin bir zikriniz, sizin bir duruşunuz, sizin bir zemininiz yok mu? Sizin meselelere bakarken bir milli gözlüğünüz yok mu, bir milli filtreniz yok mu? Şimdi dün bizim bu eleştirimize karşı Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel bir değerlendirme yapmış ve diyor ki biz bunları eleştiriyoruz, ama AK Parti'den ve hükümetten eleştiri gelmiyor, onlar da bizi eleştiriyor. Ben Özel'in dünkü konuşmasını görünce bir kere daha anladım ki Özgür Özel kendi partisi adına konuşanları bile takip etmiyor. Sayın Özel, sizin partiniz adına konuşanlar sizin bahsettiğiniz çerçevede konuşmuyor. Yani bize herhangi bir konuda şu meselede niye konuşmadınız, şu meselede niye değerlendirme yapmadınız derken kendisi bir görüş söylemiyor. Diyor ki bakın yabancı bir siyasetçi, kim olursa olsun defalarca yaşadık bunu, Libya'da yaşadık, Suriye olaylarında yaşadık, Akdeniz'deki olaylarda yaşadık, mavi vatan meselesinde yaşadık. Yabancı bir siyasetçi bir şey söylediği zaman onu referans alıp, bakın Türkiye'nin arka planında şunlar-şunlar oluyormuş gibisinden bir çerçeve üretmeye çalışıyorlar. Biz de diyoruz ki, bu kadar köklü bir parti Cumhuriyet Halk Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi'ne gönül vermiş vatandaşlarımızın milli hassasiyetlerinin ne kadar yüksek olduğunu, Cumhuriyet Halk Partisi'ne oy veren vatandaşlarımızın milli hassasiyetlerinin ne kadar güçlü olduğunu hep beraber görüyoruz ve bunun Türkiye için son derece kıymetli olduğunu da görüyoruz vatandaşlarımızın bu milli hassasiyetlerinin ve milli duruşlarının. Ama bakın onlar adına konuştuğunu söyleyen parti yönetimindeki kişiler Türkiye Cumhuriyetinin Devlet Başkanını ve hükümetini başka siyasetçilerin söylediğini doğru kabul ederek ve esas olarak sürekli yargılamaya kalkıyorlar, esas mesele budur. Özgür Özel'in anlattığı gibi değil, bir eleştiri geliyor da biz ona cevap vermiyor değiliz. Burada vahim olan şudur: Biz karşımızdaki muhalefet partilerinin sağlam argümanlara sahip olmasını, bize karşı olsa bile, rakibimiz olsa bile ciddi bir çerçevesi olmasını, iyi çalışılmış bir yazılım olmasını isteriz. Fakat karşımızda öyle bir tablo var ki, bir Genel Başkan kendi partisi adına konuşanların ne dediğinden haberdar değil. Kendi partisi adına konuşanlar partinin politikalarını referans almıyorlar, tutuyorlar gece-gündüz yabancı siyasetlerin Cumhurbaşkanımız ve Türkiye aleyhine sözlerini referans alıyorlar" şeklinde konuştu. (DHA)