Diyanet İşleri Başkanlığınca hazırlanan ve ülke genelindeki camilerde okunan cuma hutbesinde, "Miraç, tıpkı Peygamberimizin mübarek yolculuğunda olduğu gibi, Mekke ile Kudüs arasındaki mukaddes bağı korumaktır. Zira Kudüs, bizim gözbebeğimizdir, dilimizdeki dua, yüreğimizdeki yaradır. Kudüs ve Mescid-i Aksa, bize Peygamberimizin emanetidir. Bizler biliriz ki, mümin miraçsız, miraç da Mescid-i Aksa´sız olmaz." vurgusu yapıldı.
Hutbede, bu gece Miraç Kandili´nin idrak edileceği hatırlatıldı.
Hazreti Peygamber´in Allah tarafından İsra ve Miraç ile şereflendirilmesi, hutbede, "Mekke´de müşriklerin Müslümanlara uyguladıkları zulüm ve şiddet, tahammül sınırlarını aşmıştı. Müslümanlar üç yıl boyunca her türlü insani ve ticari ilişkiyi ortadan kaldıran büyük bir boykota maruz bırakılmışlardı. Boykotun sona erdiği günlerde Resulullah Efendimiz önce kendisini daima destekleyen amcası Ebu Talib´i, sonra da çok sevdiği hanımı Hazreti Hatice´yi kaybetmişti. Hüznün gönülleri kuşattığı, ümitlerin tükenme noktasına geldiği bugünlerde yüce Allah, habibi Muhammed Mustafa´yı huzuruna kabul ederek İsra ve Miraç ile şereflendirdi." şeklinde aktarıldı.
Hazreti Peygamber´in, gecenin bir anında Mescid-i Haram´dan Mescid-i Aksa´ya "İsra" adı verilen yolculuğuna ilişkin Kur´an-ı Kerim´de, "Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulu Muhammed´i bir gece Mescid-i Haram´dan, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa´ya götüren Allah´ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir." denildiği kaydedildi.
"Miraç, rahmet ve hikmet dolu bu gecede, Peygamberimizin Mescid-i Aksa´dan göklere yükselip yüce Allah´tan vahiy almasıdır." ifadesinin kullanıldığı hutbeye şöyle devam edildi:
"Miraç, Cenabıhak´tan gelen davete icabet ederek, kulluğun gereklerini yerine getirerek her adımda O´na yaklaşmaktır. Miraç, maddeden uzaklaşarak manaya ulaşmak; fani olandan vazgeçip baki olana yönelmektir. Miraç, gönül dünyamıza yaptığımız yolculukla imanımızı güçlendirmek ve sıdk makamına erişmektir. Miraç, tıpkı Peygamberimizin mübarek yolculuğunda olduğu gibi, Mekke ile Kudüs arasındaki mukaddes bağı korumaktır. Zira Kudüs, bizim gözbebeğimizdir, dilimizdeki dua, yüreğimizdeki yaradır. Kudüs ve Mescid-i Aksa, bize Peygamberimizin emanetidir. Bizler biliriz ki, mümin miraçsız, miraç da Mescid-i Aksa´sız olmaz."
Miraç, her zorlukla beraber bir kolaylığın olduğuna inanmayı öğretir"
Hazreti Muhammed´i derin bir üzüntüden kurtarıp teselli veren miracın, elemi, kederi, çaresizliği ve ümitsizliği bir kenara bırakarak yeniden yola koyulmayı anlattığına vurgu yapılan hutbede, "Miraç, her zorlukla beraber bir kolaylığın olduğuna inanmayı, Rabbimizin rahmetinden ümidi kesmemeyi öğretir. Miracı anlayan mümin, zamanın ve mekanın yegane sahibi olan yüce Allah´ın birliğine, büyüklüğüne ve sonsuzluğuna şahitlik eder. Miracı model alan toplum, hak, adalet, dürüstlük, merhamet, kardeşlik ve fedakarlık gibi erdemlerle yücelir." ifadesi kullanıldı.
İsra Suresi´ne de vurgu yapılan hutbede, şunlar kaydedildi:
"Rabbimiz, İsra Suresi´nde koyduğu ilahi ilkelerle hem iman hem de ahlak bakımından kemale ermemizi murat eder. İsra Suresi bize, Allah´a ortak koşmamayı, yalnız O´na ibadet edip yalnız O´ndan yardım istemeyi, anne ve babaya hürmet etmeyi, güzel davranmayı ve onların dualarını almayı öğütler. Akrabaya, yoksula, yolda kalmışlara iyilik etmeyi, cimrilik yapmamayı, müsrif ve savurgan da olmamayı tavsiye eder. Bu surede anlatıldığına göre, bir mümini miraç misali yüceltecek olan, geçim kaygısıyla çocuklarını öldürmemektir. Zinaya yaklaşmamaktır. Kimsenin canına kıymamaktır. Yetimin malına el uzatmamaktır. Verdiği sözü yerine getirmektir. Ölçü ve tartıda eksiklik ve noksanlık yapmamaktır. Doğruluk üzere olmaktır. Bilmediği bir şeyin ardından körü körüne gitmemek, kesin bilgi sahibi olmadan hüküm vermemektir. Yeryüzünde böbürlenerek yürümemektir. Kibirlenmemek ve gururlanmamaktır. Çünkü bütün bunlar Rabbimizin sevmediği şeylerdir."
- "Namaz bizim miracımızdır, dirilişimizdir"
Hazreti Peygamber´in miraçtan hediyelerle döndüğü belirtilen hutbede, Peygamber Hazreti Muhammed´in "gözümün nuru" diye nitelediği beş vakit namazın, miracın hediyelerinin ilki olduğu vurgulandı.
"Namaz bizim miracımızdır. Namaz bizim dirilişimizdir. Namaz bizim kurtuluşumuzdur. Bizler namazla arınır, her türlü kötülükten korunur, mescitlerde buluşuruz. Vaktinde kıldığımız namazlarımız, en hayırlı amelimizdir" denilen hutbede, Süleyman Çelebi´nin mevlidindeki "Sen ki mirac eyleyip ettin niyaz. Ümmetin miracını kıldım namaz" dizeleri de paylaşıldı.
Hutbede ayrıca şunlar kaydedildi:
"Miracın ikinci hediyesi, Allah´a ortak koşmayan kimselerin günahlarının bağışlanacağı ve sonunda cennete girecekleri müjdesidir. Miracın üçüncü hediyesi ise "Amenerrasulü" diye başlayan Bakara suresinin son iki ayetidir. Bizler her gün yatsı namazından sonra bu ayetleri okur, imanımızı dile getiririz. Rabbimizin bize öğrettiği dualarla O´na yalvarır ve teslimiyetimizi ifade ederiz."
Hutbede, Bakara suresinin, "Ey Rabbimiz, unutur veya yanılırsak bizi sorumlu tutma. Ey Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz, bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme. Bizi affet, bizi bağışla ve bize acı. Sen bizim Mevlamızsın. Kafirler topluluğuna karşı bize yardım et" şeklindeki mealine de yer verildi.