Olgay GÜLER-Umut IŞIK/EDİRNE, (DHA)- JEOMORFOLOJİ Derneği Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Turoğlu, geçmişte Meriç ve Tunca nehirlerinin taşmasıyla oluşan sellerle gündeme gelen Edirne'de, şehir seli ve taşkınlarının göz ardı edildiğini belirterek, ""Bundan belki ileride çok daha fazla zarar görecek olan, vatandaşlarımızın etkileneceği bir sel-taşkın, şehir seli taşkınıyla da gündeme gelecektir. Bunun etkilerini son 4-5 senedir yavaş yavaş görmeye başladık, sinyallerini alıyoruz" dedi.
Trakya Üniversitesi'nde gerçekleştirilen 'Edirne Afetlere Hazırlanıyor' çalıştayına katılan, İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Jeomorfoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Turoğlu, kentteki sel ve taşkın riskleriyle ilgili bilgi verdi. Edirne'de 'sel' ve 'taşkın' kelimelerinin yan yana getirilince akla hemen akarsu taşkınlarının geldiğini söyleyen Turoğlu, "Edirne sadece akarsu taşkınları ve seliyle ilgili değil; şehir selleri ve taşkınlarının tehlikesi altında aynı zamanda, bunu birlikte düşünmek lazım. Ama öncelikle akarsu taşkını ve selleri akla geldiği için hep buna odaklanılmış. Bu çok yeni bir şey değil tabii. Çok geçmişten günümüze gelen, Meriç Nehri'ndeki su seviyesi yükselmeleri ve bunun yarattığı zarar, hasar ve ziyanla hep gündeme gelmiştir. 1500'lü yıllar Osmanlı Dönemi, Cumhuriyet Dönemi, bu hep yaşanmıştır. Ancak buna karşın bunun zararlarını azaltma yönünde tedbirler alınmıştır, alınmaya çalışılıyor, doğru işler yapılıyor, eksiklikler olmasına rağmen. Ancak şehir seli ve taşkınları biraz göz ardı edilmiş. Zira biraz da şehirsel gelişmenin ve şehrin yayılış alanı itibarıyla düşündüğümüzde bu giderek Edirne için çok daha öne çıkacak bir tehlike olarak duruyor. Bu yüzden bunu göz ardı etmemek lazım" diye konuştu.
'ÇOK CİDDİ VE ZAMAN GEÇİRİLMEKSİZİN TEDBİR ALINMASI GEREKİYOR'
Edirne'de sadece Meriç Nehri ve yan kollarındaki su seviyesinin yükselmesinin tehlike oluşturmadığını belirten Turoğlu, "Bundan belki ileride çok daha fazla zarar görecek olan, vatandaşlarımızın etkileneceği bir sel-taşkın, şehir seli taşkınıyla da gündeme gelecektir. Bunun etkilerini son 4-5 senedir yavaş yavaş görmeye başladık, sinyallerini alıyoruz. Ancak bu şehirsel gelişmenin özellikle planlama ve altyapı itibarıyla dikkate eğer bugünlerde alınmazsa; önümüzdeki dönemlerde çok daha fazla olumsuz etkilerini göreceğimiz bir gelişme olacaktır. Edirne sel ve taşkın deyince sadece akarsuyu, Meriç'i düşünmemeliyiz. Belki bundan çok daha etkili olan ve şehrin büyümesiyle, ekonomik ve planlama açısından, şehrin gelişmesi açısından, yüzeysel drenajı, şehir içindeki yağmur sularının davranışı ve buna ait altyapının oluşturulmasıyla ilişkili çok ciddi ve zaman geçirilmeksizin tedbir alınması gerekiyor" dedi.
'EDİRNE'DE DAHA BÜYÜK ZARARLARA FIRSAT VERECEĞİNİ UNUTMAMALIYIZ'
Şehir seli ve taşkınlarının daha büyük zararlara yol açabileceğini dile getiren Turoğlu, "Akarsuyun, Meriç'in yaratacağı sel ve taşkın bunu biliyoruz. Nerelere kadar yayılacağını biliyoruz. Nasıl hasar, zarar ziyanını vereceğini bunu biliyoruz ama özellikle iklim değişikliği, küresel iklim değişikliğinin etkileri açısından baktığımızda ve şehrin büyümesiyle ilişkili düşündüğümüzde, bu ilişki içerisinde şehir sel ve taşkınlarının Edirne'de daha büyük hasarlara, zararlara, ziyanlara fırsat vereceği, tetikleyici olacağını unutmamalıyız, dikkat etmeliyiz. Bir an önce bu konuda tedbirler almalıyız" dedi.
'SUYUN DEŞARJ EDİLMESİ SAĞLANABİLİR'
Prof. Dr. Turoğlu, meydana gelebilecek taşkının sele neden olmayacak şekilde deşarj edilmesinin sağlanabileceğini anlattı. Turoğlu, "Bunu yönetmek, şehir planı, altyapının geliştirilmesinde, yağmurla gelen suyun taşkına ve sele neden olmayacak şekilde deşarj edilmesini sağlayabiliriz; buna odaklanmalıyız. Dolayısıyla yağmurla gelen suyun afete dönüşmemesi için, bir tehlike ve afet oluşturmasına fırsat vermeden, akışını sağlamak için tedbirler almalıyız, bunu yapabiliriz" diye konuştu.
'TOPLUMLA BİRLİKTE BU İŞE BAKILMALI'
Özellikle 2000'li yıllardan sonra yağış trendinin de bozulduğuna dikkat çeken Turoğlu, şöyle devam etti: "Uzun yıllar yağış istatistiklerine baktığımız vakit belirli bir trendi var. Ancak bu özellikle 2000'li yıllardan sonra bu trend bozuldu. Sağanak yağışlar beklenmedik anda büyük miktarlara ulaşan su kütlesini toplanmasına neden oluyor. Dolayısıyla da burada yerel yönetimin planlamanın ve merkezi idarenin birlikte hareket etmesi gerekiyor. Tek bir kurum ya da kuruluşun bu işin sorumluluğunu alıp, taşıması doğru değil. Toplumsal afet farkındalığının oluşturulması, bunun için de bireysel afet bilincinin çok büyük önemi var. Çünkü yöneticiler, idareciler, toplum birlikte bu işe bakmalı, bu sorumluluğu hissetmelidir. Ama tabii ki yöneticiler toplumu yönlendirme ve bu konudaki alınacak kararlar üzerinde etkili oluyorlar. Bununla birlikte belki başarı elde edilebilir diye düşünüyorum" dedi. (DHA)
FOTOĞRAFLI