Memet Can YEŞİLBAŞ/BURSA, (DHA)-ESKİ Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, "Anayasayı istemek, hukuku tartışmak, yeni anayasa yapılır yapılmaz önemli değil. Ama hukuk tartışmak, adaleti konuşmak, hukukun üstünlüğünü dile getirmek ve bu konuda toplumun sivil toplum olarak harekete geçmesi çok önemli. Çünkü Türkiye'de hala hukuk kültürümüz zayıf arkadaşlar. Bakın, 120 tane hukuk fakültemiz var. Belki binlerce mezunumuz oluyor. Ama hukuk kültürümüz çok zayıf. Toplum olarak hakkaniyete olan inancımız çok zayıf" dedi.
'Türkiye'nin Sivil Anayasa Yolculuğu Projesi' çerçevesinde, Bursa'da 'Anayasa Buluşmaları' programı düzenlendi. Birlik Vakfı Bursa Şubesi'nde düzenlenen, eski Adalet Bakanı Yardımcısı Zekeriya Birkan'ın moderatörlüğünü yaptığı programa, eski Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, konuşmacı olarak katıldı. Bursa Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz'ın da katıldığı programda, Türkiye'nin anayasa tarihinden bahseden Şeref Malkoç, "Tarihimiz boyunca hep anayasalardan hep olağanüstü marifetler beklemişiz. Olağanüstü, sihirli değnek gibi, Hızır Aleyhisselam gibi görmüşüz anayasaları. Halbuki 1876'da Birinci Meşrutiyet ile beraber anayasa yapılmış ama ardından olağanüstü bir felaket yaşanmıştır. 1877-1878 savaşı, tarihimize 'Doksan Üç Harbi' olarak geçen ve tarihimizin en acı yenilgisini aldığımız dönemdir. Maalesef anayasa yürürlükten kaldırılmış, belli bir süreç devam etmiştir" dedi.
'TÜRKİYE'DE HUKUK KÜLTÜRÜMÜZ HALA ZAYIF'
Malkoç, "1876'da anayasa yapılırken hedef neydi? Avrupa devletlerinin Osmanlı Devleti üzerindeki baskısının azaltılması, Osmanlı Devleti'nin yenilenmesi ve yaşatılması. Hep bunu bekledik ama sonunda hüsrana uğradık. Ardından 1908'de İkinci Meşrutiyet gelmiş. İkinci Meşrutiyet ile beraber anayasa yürürlüğe girmiş. Peki, bu anayasayı yürürlüğe koyarken ne umduk. Devleti yaşatmak, kurtarmak istedik. Anayasayı bunun için yaptık. Ama maalesef bu anayasayı yürürlüğe koymamıza rağmen, imparatorluk parçalandı, devletimiz elimizde kalmadı. Ardından 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni toplamışız. Cumhuriyetle beraber 1921 ve 1924 anayasalarını yapmışız. 1960 darbesiyle bu anayasalar yürürlükten kaldırılmış. Bugünkü anayasanın temelini oluşturan 1961 Anayasası da yine darbeyle kaldırılmış. Ardından son anayasamızı yapmışız: 1982 Anayasası. Hukuku tartışmak, hukuku istemek, yenilemek, olağanüstü bir şey. Hasan Bey ve Necdet Bey bu toplantı için bana telefon açtılar, memnuniyetle kabul ettim. Çünkü anayasayı istemek, hukuku tartışmak, yeni anayasa yapılır yapılmaz önemli değil. Ama hukuk tartışmak, adaleti konuşmak, hukukun üstünlüğünü dile getirmek ve bu konuda toplumun sivil toplum olarak harekete geçmesi çok önemli. Çünkü Türkiye'de hala hukuk kültürümüz zayıf arkadaşlar. Bakın, 120 tane hukuk fakültemiz var. Belki binlerce mezunumuz oluyor. Ama hukuk kültürümüz çok zayıf. Toplum olarak hakkaniyete olan inancımız çok zayıf" diye konuştu.
'DEĞİŞİK BAHANELERLE YAN ÇİZİLİYOR'
45 yıldır hukukla iç içe olduğunu belirten Şeref Malkoç, "Uzun süre avukatlık yaptım, milletvekilliği yaptım, Kamu Başdenetçiliği'nde 8 sene görev yaptım. Muhatap olduğum insanlardan bir tane haksız olana rastlamadım. Gidip birisini öldürüyor, geliyor haklı. Niye? Sokakta gezerken yan bakmış ona. Haklı mı? Niye yan bakıyor veya omuz attı bana? 'Belki yanlışı yok' diyor. 'Ben onu bilmez miyim?'. Kanunları ve anayasayı yapmak kadar, onları uygularken, hakkaniyete ve adalete titizlikle riayet etmek gerekiyor. 1982 Anayasası'nı kaldırıp yeni anayasa yapmak, toplumda her siyasi partinin, anayasa adına konuşan hemen hemen herkesin isteği. 'Gelin yapalım', dediğinde değişik bahanelerle yan çiziliyor" dedi.
'İKTİDAR PARTİSİ İÇİN BUNDAN DAHA İDEAL BİR ANAYASA YOK'
Mevcut anayasanın değişmesi gerektiğini vurgulayan Malkoç, şunları söyledi: "Yine anayasa istiyoruz, anayasa değişsin. Bunu en çok kimin istemesi gerekir? Değerli arkadaşlar, iktidar partisi için bundan daha ideal bir anayasa yok. Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle düzenleme yapıyor, yargıda tasarruflarda bulunuyor. Bu anayasa, bir yönetici için, bir Cumhurbaşkanı için, bir iktidar için, uygulamada arayıp da bulunamayacak bir anayasa. Sadece Türkiye için değil, dünya için de öyledir. Peki, Cumhurbaşkanlığı yetkilerinin sınırlandırılması veya parlamentonun güçlendirilmesi için yeni anayasayı en çok kimin istemesi gerekir. Muhalefetin istemesi gerekmiyor mu? Hiç muhalefetten yeni anayasa ile ilgili bir şey duydunuz mu? 'Gelin yeni anayasa yapalım' diyorlar mı? Diyorlar ki, 'Tamam, önce sen bu anayasayı tam uygula, ondan sonra yenisini yap.' Madem bu anayasayı beğenmiyorsun, önce sen bunun taraftarlığını yapmalısın. Türkiye'nin temel problemlerinden biri de budur. En köklü sistem değişikliğine giden yol, 2007'de açıldı. 2007’nin özelliği neydi? Cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefet partisinin mitinglerle, gösterilerle engellemeye kalkması." (DHA)
FOTOĞRAFLI