Gizem KARADAĞ-Ali Oğulcan ARSLAN/ANKARA, (DHA)- YENİDEN Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, “Sayın Cumhurbaşkanı tarafından Türk Devletleri Topluluğu acilen toplantıya çağrılmalıdır. Eş zamanlı olarak Sayın Binali Yıldırım tarafından Aksakallılar Konseyi harekete geçirilmelidir. Acilen gerekli adımlar atılmalıdır. Adadaki Türk halkı da şunu bilmelidir ki; Türkiye Cumhuriyeti var olduğu sürece Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin egemenlik haklarından hiçbir zaman vazgeçilmeyecektir” dedi.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, Genel Başkan Fatih Erbakan başkanlığında gerçekleştirilen Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. Kılıç, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde sendikalar tarafından yaşatılan yasakçı yaklaşımların yanında uluslararası alanda yaşananlar da bizleri derinden üzmektedir. Hakikati gizlemenin kafayı kuma gömmenin bir faydası yok. Yalın gerçeği bizler haykırıyoruz. Arap dünyası Gazze'yi gözden çıkardığı gibi Türk dünyası da Kıbrıs'ı gözden çıkarmıştır. Bu arada Türkiye ne yapmıştır? Hiç. Bir daha söylüyorum. Maalesef hiç. Kıbrıs'ta külliye yapmaktan daha önemlisi Türk Devletler Topluluğu’nun Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanıması değil midir? Antalya'da diplomasi forumu yapıldı. Kıbrıs'ta konuşulanlar yaşananlar Antalya diplomasi forumunda konuşulmadı. Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Kıbrıs Rum kesimiyle ne yapıyor? Avrupa Birliği'yle bu ülkeler ne imzalıyor diye sorulmadı. Mavi vatan derken Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon yataklarından söz ederken Akdeniz'in karşı kıyısındaki dost ülkelerle münhasır ekonomik bölgeleri ilan ederken düştüğümüz şu hale bakın. Kıbrıs elden gidiyor” diye konuştu.
Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü; “Türkiye’nin son yıllardaki en büyük zirai don olayları yaşandı. 39 ilimizde tarım arazilerinin yarısından fazlasında zirai don olaylarından etkilenen çiftçilerimize geçmiş olsun diyoruz. Geçmiş olsun demekle geçmediğini de biliyoruz. Zarar ziyan tespitleri bakanlık tarafından hızlı ve hakkaniyetli bir şekilde yapılmalı. Üreticilerin zararları kuruşuna kadar karşılanmalıdır. Yüksek maliyetlerle beli bükülen köylümüz bu afetin altından tek başına kalkamaz. Üretici toprağına küsmeden devlet elini uzatmalı, çiftçi düştüğü yerden kaldırılmalıdır. Avrupa Birliği'nin yaklaşık 12-13 katı, OECD üyesi ülkelerinde yaklaşık 8 katı bir gıda enflasyonuyla Türkiye'ye karşı karşıya hiç kimse bize tarımda planlama yapılıyor demesin. Ve Maliye Bakanı bu grafik önümüzdeyken bize enflasyonun düştüğü iddiasıyla gelmesin. Gıda enflasyonu burada. Hükümet, Tarım Bakanlığı acilen önlemler almalıdır. Zira zirai don hadiselerinden bu sütun Türkiye aleyhine olmak üzere daha fazlasıyla etkilenecek durumdadır.”
Kılıç, “Bir ‘umut hakkı’ mevzubahis değildir. 40 bini aşkın şehidimiz vardır. Fiziki özgürlük durumu da mevzubahis değildir. Şehitlerimizin kanı yerde kalmayacaktır. Malazgirt'te terör kongresinin toplanması gibi bir durumda mevzubahis olmayacaktır. Bu konudaki durumumuz nettir, duruşumuz nettir, sözümüz açık ve berraktır. Terörle müzakere yoktur, terörle mücadele vardır. YPG bitmeden PKK terörünün bitmesi gibi bir durum mevzubahis değildir. Türkiye'de toplumun terör bitti bitiyor diye uyutulmasını da doğrusu kabullenmiyoruz, kabullenemiyoruz. Terörsüz Türkiye'yi elbette ki biz de özlemle bekliyoruz. Türkiye terörden arınsın, terör faaliyetleri son bulsun ama sadece sınırlarımızın içinde değil, sınırlarımızın dışında Suriye topraklarında da terörist faaliyetler ve terör örgütleri son bulmalıdır. Suriye'deki son terörist silahını teslim edinceye kadar Türkiye'de terörist faaliyetlerin ve tehdidin son bulması mümkün değildir” dedi.
Kılıç, “Sayın Cumhurbaşkanı tarafından Türk Devletleri Topluluğu acilen toplantıya çağrılmalıdır. Ankara'da olabilir, İstanbul'da olabilir, Astana’da olabilir. Her nerede olacaksa Türk Devletleri topluluğu acilen toplantıya çağrılmalıdır. Eş zamanlı olarak Sayın Binali Yıldırım tarafından Aksakallılar Konseyi harekete geçirilmelidir. Ve Türk Devletleri'nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanıması temin edilmelidir. Attıkları adımın arkasında ne var bilmiyoruz. Avrupa Birliği tarafından yapılan ve 12 milyar Euro’yu bulduğu söylenen fonlamanın mı tesiri var? Yoksa Amerika Birleşik Devletleri'nin geçen sene Washington'da Türk Cumhuriyetleri'nin başkanlarıyla yapmış olduğu zirvenin yansımalarıyla mı karşı karşıyayız? Neyle karşı karşıyayız bilmiyoruz ama bildiğimiz bir şey var. Çok ani gelişti her şey. Türk Devletleri Topluluğu üyesi cumhuriyetler Rum kesiminde büyükelçilik açmaya başladılar. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanımayacaklarına dair metinlerinin altına imzalarını koydular. Ve Türkiye'den ses çıkmıyor, görünen budur. Bu sessizlikten kaygılıyız, korkuluyoruz, rahatsızız. Acilen gerekli adımlar atılmalıdır. Adadaki Türk halkı da şunu bilmelidir ki; Türkiye Cumhuriyeti var olduğu sürece Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin egemenlik haklarından hiçbir zaman vazgeçilmeyecektir. İki devletli bir çözümün aslında çözüm olduğu, iki toplumlu tek devletin değil, iki devletli bir adanın kalıcı çözüm olduğu da bu vesileyle bir kez daha hatırlatmaya değerdir” ifadelerini kullandı. (DHA)